Müslüman bir kız asla yükselemez ve başkanlık talep edemez. | Open Subtitles | ولايمكن لفتاة مسلمة أبدا أن ترتقي وتطالب بأن تكون الرئيس |
O mimar işi için zamanımız yok, ve Mikel'in polise gitme riskini alamayız. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا الوقت لسرقة المهندس ولايمكن أن نغامر فمايكل قد يذهب للشرطة |
Nadiren telaffuz edilse de başkasının hayatını almakta bir güç yatar ve bu dünyadaki hiçbir şey bununla boy ölçüşemez. | Open Subtitles | وهو شيء واضح جدا ولكن هناك قوة في اخذ حياة شخص اخر ولايمكن مقارنتها بأي شيء اخر في هذا العالم |
ve "Jurrasic Park" filmine yapılan şeyi gerçekte yapmamız mümkün değil. | TED | ولايمكن ان يتم استرداده كما تم القيام بذلك في فلم الحديقة الجوراسية |
ve orada güvenlikte çalışanlar, bana yardım edemez ve çantamı benim için banda koyamazlar. | TED | وأولئك الذين يعملون بمجال الأمن لا يستطيعون مساعدتي ولايمكن لهم أن يقوموا بذلك لأجلي. |
At sıçrarken, ateş etmek hiç kolay değildir ve atlar bir insanın üstüne basmaz. | Open Subtitles | اي رجل لايستطيع ان يصوب جيدا عندما يقفز حصانه ولايمكن للحصان ان يدوس على شخص منبطح ارضا |
- Gazzo'ya benden söz et. İyi biri olduğumu ve korkusuz olduğumu söyle. | Open Subtitles | فلتكلم جوزو من أجلى انا شخص جيد ولايمكن أزعاجى |
Bir felaketi önlemeliyiz, ve kendi adamlarımız bize karşı çalışırken bunu yapamayız. | Open Subtitles | يجب ان نتفادى الكارثة ولايمكن ان يعمل الناس ضدنا |
Gidip saklanabileceğimiz ve kimsenin bizi bulamayacağı bir yer biliyorum. | Open Subtitles | انا اعرف مكانا ممكن ان نذهب اليه ولايمكن لأحد ايجادنا فيه |
Canlı, taze ve hakaret sayılamaz. | Open Subtitles | إنه لاذع , وجديد , ولايمكن أن يكون مهينا |
kafamda onun kimsesiz hali ile ilgili kötü görüntüler var, ve buna dayanamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط عندي هذه الصور الفظعية عنه وحيد,ولايمكن ان أحتملة |
bununla daha öncede karşılaştın, ama bu akımlar güçlü ve önceden öngörülemez. | Open Subtitles | أنت قمت بفعل هذا من قبل، ولكن التيارات هنا قوية ولايمكن التنبؤ بها |
Henüz geç kalınmış değildi, Noel arifesindeydik ve buna engel olacak hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | ،ليست أبكر من المعتاد ،لأنها حانت ليلة العيد ولايمكن تأجيلها |
Öyle düşündük, ama Jenny'nin çalışması gereken önemli bir sınavı var ve şehre dönmesi imkansız. | Open Subtitles | نحن كذلك,ولكن جيني لديها امتحان مهم يجب ان تذاكر له ولايمكن جعله يعود الى المدينه. |
ve silahların ağzı dolu olduğu ve oldukça fazla mermi olduğu sürece asla bir barış olamaz. | Open Subtitles | ولايمكن ان يكون هناك سلام ابدا طالما يتم تحميل البنادق وهناك الكثير من الذخيرة. |
Hacı, sen benim en iyi arkadaşımsın ve bana öfkeli olmanı istemem. | Open Subtitles | أنت صديقي الصدوق يا رفيق ولايمكن أن اجعلك غاضب علي |
Hata yapmayalım, yeğenim eğitimsiz ve bunun için sorumlu tutulamaz, bizim fiyaskomuz için. | Open Subtitles | , لاتصنع خطا أبنة أختي غير مدربة , ولايمكن ان تحمل المسؤولية لهذا لكارثتنا |
ve hayatında sana sahip olan kimse zarar göremez. | Open Subtitles | ولايمكن لأي أحد ان يتضرر من خلال وجودك في حياته.. |
Tamam ama playofflar çok yakında ve bu adamın duygusal bir çöküntüye uğramasını istemiyorum. | Open Subtitles | حسنٌ ، لكن المباراة الفاصلة آتية قريبا ولايمكن ان يكون هذا الرجل محطم عاطفياً |
Evet, ve eğer bu bilgi duyulacak olursa seni derhal öldürmememiz için hiçbir sebep kalmaz. | Open Subtitles | نعم، ولايمكن لتلك المعلومة أن تصبح عامة لأنه لن يكون هناك سبب لنا لعدم قتلك |