Aşkla ilgili şarkıları, şiirleri, romanları, heykelleri, resimleri, mitleri ve efsaneleri vardır. | TED | ولديهم أغانى و أشعار وروايات و تماثيل و لوحات وأساطير و حكايات |
Cehennem Tanrıçaları öç tanrıçalarıdır! Gözyaşları kanlıdır, ve saçlarında yılan vardır. | Open Subtitles | الفيوريس آلهة الإنتقام دموعهم من الدماء ولديهم ثعابين بدلاً من الشعر |
Onlara şok verme hakkın var, tabi Onların da sana... | Open Subtitles | .. لديك القدرة لصعقهم كهربائياً ، ولديهم القدرة على صعقك |
Ama güneye doğru havalanmışlar ve sadece 480 km gidebilecek kadar yakıtları varmış. | Open Subtitles | لكنهم حلّقوا بإتجاه الجنوب ولديهم ما يكفي من الوقود لحوالي 300 ميل فقط |
İkisinin de parası vardı, ama ikisi de soyulmamış. Ayrıca ikisinin de sabıkası varmış. | Open Subtitles | الإثنان لديهما أموال, ولا أى منهم تمت سرقته, ولديهم سوابق |
Asya'da gerçek liderler var, oldukça politik tutarlılığa sahipler. | TED | فهناك قادة حقيقيون في آسيا. ولديهم قدر كبير من الاستقرار السياسي. |
4 adam, bir kadın, bir siyah 95 navigatörle kaçıyorlar. ellerinde bir rehine var, karım. | Open Subtitles | هناك أربعة رجال يقودون سياره نافيجاتور سوداء ولديهم رهينة انها زوجتي |
Eğer risk almaktan korkmayan, düşünmekten korkmayan ve bir kahramanı olan çocuklarımız olsaydı, dünyamız ne kadar güçlü olurdu? | TED | تخيل كيف سيكون العالم قوياً لو كان لدينا طلاباً لا يخافون أن يجازفوا لا يخافون أن يفكروا ولديهم بطل؟ |
Farklı elektriksel ve manyetik özellikleri vardır. | TED | ولديهم خصائص إلكترونية ومغناطيسية مختلفة |
Bazı insanların kas yıkımına karşı daha güçlü bir bağışıklık tepkisi vardır ve zarar görmüş kas liflerini daha iyi iyileştirip yenilerler, kas geliştirme potansiyelleri de artar. | TED | يملك بعض الأشخاص ردات فعل مناعيّة أكثر قوّة تجاه التلف العضلي، ولديهم قدرة أفضل على ترميم و تجديد الألياف العضلية التالفة، مما يزيد في إمكانيّة بناء عضلاتهم. |
Sıkıştırın bakalım, eminim üçünün de başka yerde olduklarına dair kanıtı vardır. | Open Subtitles | استجوبهم ، وربما تجدهم صالحين ولديهم حجة غياب |
Gerçek suyu var, kimyasal pislik değil, ve yer yüzü. | Open Subtitles | فيها ماء حقيقي ليس مثل هذه الزباله الكيميائيه ولديهم أرض |
Yolda daha çok dart var ve çoktan yere adam indirdiler. | Open Subtitles | لدينا اسهم طائرة اخري فى الطريق ولديهم افراد فى موقع الانقاض. |
Ve Washington D.C.'deki her ofiste oy toplama görevlileri var. | Open Subtitles | أجل، ولديهم جماعات للسلطة التشريعية في كل مكتب في العاصمة |
Michagan Üniversitesiyle konuştum, ve tam zamanlı bir profesör kadro açıkları varmış. | Open Subtitles | تحدث إلى جامعة ميشغان الشمالية ولديهم وظيفة شاغرة لأستاذ جامعي بدوام كامل |
Aynı filmleri seviyorlarmış aynı problemleri varmış ve aynı avukatla çalışmışlar. | Open Subtitles | إذاً أحبوا نفس الأفلام ولديهم نفس المشكلة وكلفوا نفس المحامي |
Ayrıca zaten ikizleri var o yüzden artık bu aileden elimi ayağımı çekeceğim. | Open Subtitles | ولديهم من قبل توأم لذا أنا سأتقاعد لو هذه عائلتي |
Pek tavsiye etmem Ayrıca bu sefer destekli geldim ve yanlarında sakinleştirici var. | Open Subtitles | لا أنصحك بهذا خاصة وأنني أحضرت الدعم خاصتي ولديهم المخدر |
Kral ve kraliçe gibi davranıyorlar. Ayrıca şu an içerideler ve benim tacım da onlarda. | Open Subtitles | انهم يدّعون أنهم الملك والملكة وهم هناك الآن ولديهم تاجي |
Üzerinde çalışmak için Hindistan'ın GSMH'sına sahipler. | TED | ولديهم الناتج المحلي الإجمالي للهند للعمل فيه. |
Otomatik silahlar taşıyorlar ve ellerinde rehineler var. | Open Subtitles | إنهم يحملون أسلحة الية ولديهم رهائن لم تأتنا أية تحذيرات |
Bu dilleri konuşan insanlar sayı saymıyor ve bir şeyin tam miktarını takip etmede zorluk yaşıyorlar. | TED | حقيقةً، الأشخاص المتحدثين بهذه اللغات لا يقومون بالعد، ولديهم مشكلة في تتبع الكميات بدقة. |
Bizi insan yapan şey, bizim zihinlerimizle Onların zihinlerinin sahip olduğu bütün şeyler içinde, en uçta olan olmamız. | TED | ما يجعلنا إنسانيين هو، كل تلك الأشياء التي لدينا بعقولنا ولديهم بعقولهم، نحن الأكثر تطرفًا. |