"ولكنّكَ" - Translation from Arabic to Turkish

• ama sen
• hoşuna gitmedi ama

ama sen de polissin. Hem de iyi bir polissin. Bazen içine doğuverir işte, sen de biliyorsun.
ولكنّكَ شرطيّ، وشرطيّ بارع، وأعلم بأنّكَ تعرف ما شعور أن يخالجكَ حدس

Elbette, öyle yapıyor. ama sen bunu daha önce biliyordun, tabii.
بالطبع كان، ولكنّكَ عرفتَ ذلك من قبل بالتأكيد

Elbette, yıkıcı, çocukça ve çılgınca ama sen de öylesin zaten.
بالتأكيد هي طرق ذاتيّة التدمير وصبيانيّة ومجنونة ولكنّكَ كذلك

Muhtemelen de hoşuna gitmedi ama geriye dönüp baktığında değdiğini göreceksin.
ولكنّكَ ستتذكّر الأمر وتدرك أنّه كان يستحقّ

ama sen artık burada çalışmıyorsun ki.
ولكنّكَ لم تعد تعمل هنا، كيف سنفسّر هذا؟

Onunla konuştum. Evet. ama sen onun Üç Ahbap Çavuşlar'la gitmesine izin verdin.
كلّمتُها، نعم، ولكنّكَ تركتها ترحل مع "المهابيل الثلاثة"

ama sen tüm paranı çekip ortadan kaybolduğun için herkes ülkeyi terk ettiğini düşünecek.
ولكنّكَ ستكون مفقوداً مع مالكَ كلّه وسيفترض الجميع... بأنّكَ فررتَ من البلاد

Seni zor duyuyordum ama sen devam ediyordun.
وكنتُ أسمعكَ بشقّ الأنفس، ولكنّكَ ما فتئتَ تثرثر...

Kurtarmaya çalıştılar ama sen ölmüştün.
لقد... حاولوا إنقاذكَ ولكنّكَ... كنتَ ميتاً

Tanrım bunu sana söylemek istemezdim ama sen de melek sayılmazsın.
... أكره أن أبيّن لكّ ذلك ولكنّكَ لستَ ملاك أيضاً

Sana güvenmiştim ama sen bana güvenmedin.
أعني، ثِقتُ بكَ، ولكنّكَ لم تثق بيّ.

Evet ama sen beni kendi şehrimde istenmeyen adam yaptın.
نعم، ولكنّكَ جعلتني منبوذًا بمدينتي.

ama sen, şu halinde bak Seaworld'te katil balinayı seyrediyor gibi duruyorsun.
...ولكنّكَ, أعني أنظر أنتَ تبدو كالحوت في برنامج عالم البحار

ama sen Ben'in büyüyüp diğerlerinin başına geçmesi gerektiği için ölemeyeceğini söyledin.
ولكنّكَ قلتَ بأنّ (بن) لا يمكن أن يموت لأنّ عليه أن يكبر ويصبح قائد "الآخرين"

ama sen yapmak zorundasın, değil mi?
ولكنّكَ مضطرّ، صحيح؟

ama sen bir hainsin, yanılıyor muyum?
ولكنّكَ خائن بطبيعتكَ، صحيح؟