ama bunu cevabını bilmediği için bunu sizin için puanlayamaz. | TED | ولكن لأن البرنامج لا يعرف الإجابة لتلك الكلمة، فلا يمكنه تقييمك بناء عليها. |
ama Amy, bana bir de mutluluğu bulmam için halka açık bir şekilde izin verdiğinden, zaman zaman hayatta neşeyi tatmış oldum. | TED | ولكن لأن إيمي قد أعطتني تصريحًا علي الملأ لأجد السعادة، ها أنا ذا أشعر بالسعادة من وقت لآخر. |
Bu bağlamda, kötü iyiden daha güçlü olabilir ama sadece iyi daha yaygın olduğu için. | TED | في هذا السياق، السيئ قد يكون أقوى من الجيد، ولكن لأن الجيد أكثر وفرة. |
Şahsen detaylı bir fiziksel muayene yaptığımdan emin olmak isterim. Bu ziyaretin amacı da sadece fiziksel muayene olduğu için, istediğim gibi gayet detaylı bir muayene yapabiliyordum. | TED | أحب ان أعتقد بأنني أقوم بفحص جسدي شامل ولكن لأن الزيارة بالكامل كانت خاصة بالفحص الجسدي أستطعت أن أقوم بفحص شامل مميز. |
ama insanlar günlük yaşamlarını yansıtan durumlarda birinci öncelik olduklarını görmeye başlayınca inanılmaz şeyler oldu. | TED | ولكن لأن الناس بدأوا يلاحظوا أنهم يوضعون في الأولوية بشأن القضايا التي تمس حياتهم اليومية، فقد حدثت أشياء لا تصدق |
ama Başak Zodyak'ın en akıllı burçlarından biri olduğu için, bunu rahatlıkla atlatacağız. | Open Subtitles | ولكن لأن برج العقرب الأكثر دلالة على الذكاء بين جميع الأبراج, سوف نتجاز هذه الورطة بثقة كبيرة فى النفس. |
ama devlet, sizi bu gerçekle yüzleşirse... aşırı tepki gösterecek çocuklar olarak gördüğünden... ya da belki de bu işe karışanları linç edeceğinizden... bu belgeleri 75 yıl daha göremezsiniz. | Open Subtitles | ولكن لأن الحكومة تراكم كالأطفال الذين قد ينزعجوا جدا لمواجهة هذا الواقع أو لأنكم قد تدينون المتورطين |
ama Kira, onlardan bilgi edindiğine göre herhâlde onları öldürmez. | Open Subtitles | ولكن.. لأن استخدامات كيرا قليلة لتلك المعلومات التي من الانترنت ، فأنا أعتقد أنه لن يقتلهم |
ama bu alan sınırlı olduğundan burası sadece en gerekli şeylerle doldurulmalıdır. | Open Subtitles | ولكن لأن تلك المساحة محدودة يجب ان تملأ فقط بالأشياء المهمة التي تحتاجها لتكوين أفضل نسخة لنفسك |
Kesinlikle ama bu daha temel atma olduğundan... | Open Subtitles | بالضبط، ولكن لأن هذا هو بدء التشغيل الطابق الأرضي، |
ama yaşasalar bile hatırlayacakları tek şey isimlerimiz değil paramızın olup olmadığı. | Open Subtitles | وإذا فعلوا ذلك، تذكر لا باسمنا، ولكن لأن من كان لدينا المال أم لا. |
idi. Mesela, çocuğunuzun bir robot köpeği tekmelemesini köpeğin bir eşya olduğu için mi yoksa çocuğun gerçek bir köpeği de tekmeleme olasılığı olabileceğini engellemek için mi durdursunuz? | TED | فمثلًا، هل هناك سبب ما يمنع طفلك من ركل روبوت على شكل كلب، ليس فقط لأنه يحترم ملكية الآخرين. ولكن لأن الطفل قد يكون أكثر قابلية لركل كلب حقيقي؟ |
Şimdi, etkileşmeye bu kadar kapalı oldukları için saptayıcıdan kaçarlar, dolayısıyla bıraktıkları iz, eksik enerjileri olacaktır. | TED | ولكن لأن تلك الجسيمات لا تترك أثرا ، فإنه لا يمكن كشفها ، ولكن الدليل على وجودها سيكون فقدان بعض من الطاقة ، حسنا. |
Ayrıca şarap yaptılar, ancak iklim üzüm yetiştirmek için ideal olmadığı için bu nadir ve pahalı bir lezzetti. | TED | وأيضًا قاموا بصنع النبيذ، ولكن لأن المناخ لم يكن مناسبًا لنمو العنب، كان نادرًا ورفاهية مترفة. |
Bu Amerika ittirdiği için değil, dünya onu bu yöne çektiği için oluyor. | TED | ليس لأن أمريكا تدفعها. ولكن لأن العالم يجذبها. |
Yani sanat, benim için kişisel hayatımda önemli ve bu yalnızca onun güzel, ilham ve heyecan verici olduğundan değil, aynı zamanda güçlü hikâyeler anlattığı için. | TED | حسناً الفن مهم لي بشكل شخصي، وليس فقط لكونه جميلًا ومُلهمًا وفاتنًا، ولكن لأن الفن يروي قصصًا قوية. |