Kendimi bir köşeye sakladım ve nasıl çıkacağımı bilemedim ve... | Open Subtitles | لكني دُفعت إلى الزاوية ولم أعرف كيف أخرج من ذلك |
Ama sonra bir gün benden uzaklaştı ve nedenini hiç bilemedim. | Open Subtitles | لكن في يوم ما، أبعدتني عنها فحسب ولم أعرف السّبب مطلقًا |
Şükürler olsun. Sesi duyduğumda ne düşüneceğimi bilemedim. | Open Subtitles | إعتقدت أن مكروهاً قد حدث ولم أعرف ماذا يجب أن أفعل |
Değişik öğrenci kolları belirlendi ve ben giriş sınavının ne olduğunu bile Bilmiyordum. | TED | حدث دخول النادي والخروج منه ولم أعرف حتى الآن ماذا كان اختبار الدخول |
İlk uzay yürüyüşüme çıkmıştım, sol gözüm kör oldu. Nedenini Bilmiyordum. | TED | وقد كنت خارجا في جولتي الفضائية الأولى عندما أصيبت عيني اليسرى بالعمى، ولم أعرف لماذا. |
Taramalar için beklenen tüm o saatler boyunca yada ameliyat provalarında asla öğrenemedim onun... eski erkek arkadaşı yüzünden bir kırık kalbi olduğunu yada çocukken... attan düştüğü için kolunu kırdığını yada bunun gibi bir çok şeyi daha... hiç konuşmamız olmadı. | Open Subtitles | كل تلك الساعات التي مضت في دراسة الأشعة والتمرين على العملية ولم أعرف أبداً أنه كان لديها |
6 yaşımdayken öldü, ve babamı hiç tanımadım. | Open Subtitles | توفيت عندما كنت فى سن السادسة ولم أعرف أبى قط |
Gidecek bir yeri yokmuş ve ben de ne diyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن لديه أي مكان آخر للذهاب إليه ولم أعرف ما أقول |
Yalanım gün geçtikçe çığırından çıktı ve buna nasıl son vereceğimi bilemedim. | Open Subtitles | الكذبة كبرت أكثر وأكثر ولم أعرف أين أتوقف |
Haklısın... kendimi sürekli güvenli bir uzaklıkta tutarak bir güce sahip oluyordum, ama senin için hissettiklerimi hissedene kadar bilemedim. | Open Subtitles | أننى دائماً ما أبعدت نفسى عن السيدات ولم أعرف إحساسا هذا ألا عندما أحببت سيدة |
Başka nereye gideceğimi bilemedim. O yüzden buraya geldim işte. | Open Subtitles | ولم أعرف مكان ألجئ إليه لذا أتيت إلى هنا |
Yani neyse, ona öyle kızgındım ki ne söyleyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | على أيّ حال، لقد كنتُ غاضباً منه، ولم أعرف ماذا أقول له |
Duyunca öyle şok oldum ki, sana nasıl söyleyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | صُدِمـْتُ صدمة بالغة ولم أعرف كيفية إخبارك |
- Selam, kusura bakma rahatsız ediyorum. Çok yalnız hissediyorum ve başka kimi arayacağımı bilemedim. | Open Subtitles | أعتذر على إزعاجك أشعر بالوحدة ولم أعرف بمن أتصل |
Sana ulaşamadım. Ne yapacağımı bilemedim. | Open Subtitles | الأمر محزن، ولم أستطع أن أتصل بكِ ولم أعرف ما يمكن أن أفعل |
Yeni bir telefon aldım ve nasıl kapatacağımı bilemedim. | Open Subtitles | من باب الخطأ إشتريت هاتفاً جديدًا ولم أعرف طريقة إطفائه |
Annem panik içinde beni aradı, neye inanacağımı Bilmiyordum. | TED | اتصلت بي مرتعبة، ولم أعرف حينها ماذا أصدّق. |
Ve niye öyle yaptığımın sebebini Bilmiyordum, fakat çok canlıydı. | TED | ولم أعرف بالتحديد لماذا أخذته، لكنها كانت مشرقة للغاية. |
Kendimi çok iyi hissettim ama ne yapacağımı Bilmiyordum. | Open Subtitles | لقد كنت سعيداً جداً, ولم أعرف ماذا أفعل. |
Adam değil, kadın. İsmini hiç öğrenemedim. | Open Subtitles | ليس رجلاً، إنها امرأة ولم أعرف اسمها قط |
Asla sebebi öğrenemedim. | Open Subtitles | ولم أعرف السبب أبدا |
Benim açımdan bir leydisin. Ve daha iyisini hiç tanımadım. | Open Subtitles | انت سيدة نبيلة في عيني ولم أعرف أنبل منكِ |