"ولن أسمح" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin vermeyeceğim
        
    • izin veremem
        
    • izin vermem
        
    • ve bunu
        
    • müsaade edemem
        
    • izin vermiyorum
        
    Ona bir ev vermek istiyorum. Bunu bozmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles أريد أن أقدم له منزلاً ولن أسمح لك بإفساد الأمر
    Yeniden başlamayı hak etmiyorlar. Ben de buna izin vermeyeceğim. Open Subtitles لا يتستحقون أن يبدأو من جديد ولن أسمح لهم بذلك.
    Bu projeyi canlı tutmak için elimden geleni yapacağım ve sen dahil hiç kimsenin yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim! Open Subtitles سأفعل اى شئ للحفاظ على هذا المشروع , ولن أسمح لاحد ان يقف فى طريقى ,حتى انت
    Bir itibarım var, ve hiç kimsenin duygularının yoluma çıkmasına izin veremem. Open Subtitles ولكن لديّ سمعتي، ولن أسمح بأن تقف مشاعر أي شخص في طريقي.
    Seni tatmin etmeden ona gitmene izin vermem. Open Subtitles ولن أسمح لك بالعودة إليها إلا بعد أن أجعلك راضياً
    Benim patronum değil ve bunu kesinlikle bir savaşa dönüştürmesin. Open Subtitles أنه ليس رئيسي، ولن أسمح له بتحويل هذا الموقف إلى حرب
    Başkalarıyla geçinemiyorsun diye... planımı tehlikeye sokmana izin vermeyeceğim! Open Subtitles ولن أسمح لكما بتعريض خطتي اللعينة للخطر لأن لديكما مشكلة في التعامل مع الناس
    Bunu ona yapamam ve benim evimde olduğu sürece de bunu yapmasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles لا أستطيع أن أسمح له بذلك ولن أسمح بفعل ذلك في هذا المنزل
    Senin onu tekrar incitmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولن أسمح لك بأن تؤذيه ثانيةً على هذا النحو
    Senin onu tekrar incitmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولن أسمح لك بأن تؤذيه ثانيةً على هذا النحو
    Dünyanız dehşet, küfür ve ölümle dolu ve ben buna izin vermeyeceğim. Open Subtitles لكن عالمكما يطفح بالرعب، والكفر، والموت ولن أسمح بهذا
    Üzerindeki zırhı temizlemek için çok uğraştım. Onu batırmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles حسناً، انا أتعب بتنظيف هذا الدرع كثيراً ولن أسمح لك أن تفسده
    Anne. Yapamam, krallığımı yok etmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles أمي ، لايمكنني ولن أسمح لكِ بتدمير مملكتي
    Yine de sen benim oğlumsun ve kimsenin seni benden almasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولكنك لا تزال إبني ، ولن أسمح لأي شخص يأخذك بعيداً عني
    Şunu bilmeni istiyorum ki, bunların ağırlığı beni etkilemedi ve bir daha böyle şeyler yaşanmasına asla izin vermeyeceğim. Open Subtitles أريد أن أبلغك بأن الثقل الذي لم يفقد مني ولن أسمح بحدوث هذا ثانيةَ
    Bu özelliğin asla değişmeyecek, buna izin vermeyeceğim. Open Subtitles هذا الجزء منكِ لن يتغيّر ولن أسمح بأن يتغيّر
    Bu gece burada son bulmasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولن أسمح لهذه الصداقة بأن تنتهي هنا الليلة
    Ama iyi bir pediyatri asistanı bulmak ne kadar zor bilemezsin ve en iyi adayımı almalarına izin veremem. Open Subtitles لكنك لا تعلم مدى صعوبة العثور على زميل جيد في الأطفال، ولن أسمح لهم بالحصول على أفضل المرشحين عندي.
    Tüm bu insanları aptal yerine koymana izin veremem. Beni anladın mı? Open Subtitles ولن أسمح لك بجعل هؤلاء الناس يبدون كالحمقى
    İmâ ve varsayımlarla adını kirletmene izin vermem. Open Subtitles ولن أسمح لك أن تؤذي سُمعتها مُستنداً على إفتراضات
    Onları geri alabilmek için vesayetlerini üzerime almam lazım ve bunu nasıl yapacağımı söylemeden şuradan şuraya gidemezsin. Open Subtitles أريد حق الرعاية في الحال حتى يمكنني استعادتهم ولن أسمح لك بالذهاب إلى أيّ مكان حتى تخبرني بأنّك موافق على ذلك
    Çekilebilirsin. Özel mülke izinsiz giriyorsunuz. İzniniz olmadan geçmenize müsaade edemem. Open Subtitles غادروا، إنّكم تقتحمون ملكيّة خاصة، ولن أسمح لكم بالعبور دون إذنٍ.
    Hala yapman gereken çılgınlıklar var ve ben, bunları bu sıkıcı barda yapmana izin vermiyorum. Open Subtitles مازل امامك بعض الاشياء يمكنك ان تفعلها ولن أسمح لك ان تبقى هنا فى الحانة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more