"وليست هناك" - Translation from Arabic to Turkish

    • yok
        
    Artık tedavinizi ve testlerinizi yaptırmak için saatlerce araba sürmeye gerek yok. TED وليست هناك حاجة للقيادة لساعات وساعات من أجل الحصول على علاجك وتحاليلك.
    Hiç bir rastgelelik yok ama tamamen öngörülebilir de değil. TED وليست هناك عشوائية على الإطلاق، ولكن لا يمكن التنبؤ بها تماما.
    Bir gen hiçbirşey istemez, ve korumak için hangi genlerin daha iyi olduğunu seçen bir dış mekanizma yok. TED المورثة لا تريد أي شيء، وليست هناك أية آلية خارجية تختار أي مورثة هي الأفضل للحفاظ عليها.
    Ama her bağlantının rengi rastgele ortaya çıkıyor ve rengini seçme ya da değiştirme şansınız yok. TED لكن لون كل اتصال فردي يظهر عشوائيا، وليست هناك طريقة لاختيار أو تغيير لونه.
    Üstelik, insanların seni desteklemelerini sağlamanın da bir formülü yok, çünkü farklı cemiyetlerdeki farklı insanlar, hayatlarını farklı şekillerde düzenlerler. TED وليست هناك وصفة تخبرك كيف تجعل الناس يدعمونك فالأشخاص المختلفون في المجتمعات المختلفة ينظمون أمور حياتهم بطرق مختلفة.
    Taciz veya tecavüz yok. Open Subtitles ليس هنالك سبب مرئي, وليست هناك اشارة البطارية او اعتداء جنسي.
    Nakit hesaplarınız için sizin bankadan birini de aradım, ve fonlar arasında alışılmadık hareketler de yok. Open Subtitles إتصلت أيضا بموظف في مصرفك حول حساباتك النقدية وليست هناك حركة أموال غير عادية
    Buna değer. Organik, böcek ilacı yok. Open Subtitles هذا مفيد، إنّه عضوي وليست هناك مبيداتٌ للآفات
    Röntgen çektim, rahatsızlığa yol açan kalan metal parçası falan yok. Open Subtitles كشفت عليها بالأشعة السينيه, وليست هناك بقايا معدنيه تسبب الإهتياج
    Telefonum Amerika'da çalışıyor ve ücret falan da yok. Open Subtitles اتصلي بي عندما تستيقظين. هاتفي يعمل في الولايات المتحدة وليست هناك أية رسوم أو ما شابه
    Bilinen hiçbir patojen, zehir ya da toksin yok. Open Subtitles لا توجد جراثيم معروفة. وليست هناك أية سموم معروفة.
    Ama şimdi, hayatımda bu adam var babam... ve benim onunla bir ilişkim bile yok. Open Subtitles لكن الآن، هناك هذا الرجل في حياتي أبي، وليست هناك علاقة تربطني به
    Beyaza boyalı duvarlarında kederin 'O' su 'Bu' su yok! Open Subtitles وليست هناك منجاة من الأسي عندما يحاولون تبرئة ساحتهم
    Yakınlarda bir takım kurma planı da mı yok? Open Subtitles ‫وليست هناك خطط لفريق في المستقبل القريب؟
    Ve dünyada kızımdan daha iyi bir kadın yok. Open Subtitles وليست هناك امراة في العالم افضل من ابنتي.
    Aksanımı vurgulamana da gerek yok, tamam mı? Open Subtitles وليست هناك حاجة للسخريّة من لهجتي حسناً؟
    Birleşik Devletler'e yönelik bir biyoterörizm girişimi yok. Open Subtitles وليست هناك محاولةٌ لجلب الإرهاب البيولوجي إلى الولايات المتحدة الأمريكية
    Ben kutsal bir adamım, hayalara ihtiyacım yok. Open Subtitles أنا رجل دين وليست هناك حاجة لى للخصيات
    Bu ilk buluşma. Kurallar yok. Open Subtitles إنه أول موعد غرامي وليست هناك أية قواعد
    Kadınları durdurmak için hiçbir yol yok mu? Open Subtitles وليست هناك أيّ طريقة لإيقاف... جيش الإستروجين؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more