yüzlerce, binlerce, yüz binlerce insanı siyasi olarak zorlamayan bir şekilde oy verdikleri bu sistemleri yarattıkça bu düşünceye karşı güven oluşturacağız, dünya değişecek ve şu anda kızım kadar küçük olanlar büyüyecek. | TED | وبينما ننشئ هذه الأنظمة التي يستخدمها مئة، وألف، ومئة آلف شخص للتصويت بطرقٍ نعجز عنها في السّياسة. عندها سنعزز ثقتنا بهذه الفكرة، وسيتغيّر العالم، ومن هم أطفالٌ الآن كابنتي سيكبرون، |
Hastamla ve karaciğerin yanı sıra daha yüz tane şey hakkında endişeleneceksin. | Open Subtitles | ومئة شيء آخر غير مريضتي والكبد. |
Bizi merak etme Kate. Buzdolabında şekerler ve televizyonda yüz tane kanal var. | Open Subtitles | لا تقلقي علينا يا (كيت)، فثمّة حلوى في المشرب المصغّر ومئة قناة في التلفاز |
Tek bir düzgün atım ve yüzlerce alacaklım var. Pek uyumuyorum. | Open Subtitles | لديّ حصان واحد لائق ، ومئة شخصٍ دائن لا أنامُ كثيراً |
Sen ve yüzlerce insan! Değil mi? | Open Subtitles | أنت ومئة شخص، أهذا صحيح؟ |
Cenaze hazırlıkları zaten Rus Halk gurubu dahil yüz tane güvercin var, ve Susan Boyle "Uptown Girl" şarkısını söyleyecek. | Open Subtitles | التجهيزات للجنازة قد أعدت مسبقاً بما فيها الفرقة الروسية الشعبية ومئة حمامة " و ( سوزان بويل ) تغني " أب تاون غيرل |
"Bin yüz Frankım... | Open Subtitles | الف ومئة فرنك الخاصة بي |
Ki bunu diyen adam, geçmişinde Newcastle ve onun gibi yüzlerce yerde işi eline yüzüne bulaştırıp yüzlerce hayata ve ruha mal oldu. | Open Subtitles | هذا قول الرجل صاحب (نيوكاسل)، ومئة إخفاق آخر في سجله في خسارة الحياة والأرواح- لكن ليس القرود, مازلت- |
yüzlerce defa hayır! | Open Subtitles | لا، ومئة مرة "لا" |