İnanıyorum ki, gerçekten sürdürülebilir evler ve şehirler inşa etmek ancak bu yapıları doğaya bağlamakla mümkündür, doğadan izole etmekle değil. | TED | وأعتقد أن الطريقة الوحيدة الممكنة لنا لتشييد منازل حقيقية ومدن مستدامة هو ربطها بالطبيعة ، لا عزلها منها. |
Büyük kasabalar, şehirler ve hazineler. Altın ve gümüş kuleler, yeni bir Tanrı. | Open Subtitles | عن بلدان ومدن وكنوز عظيمة وجحافل من ذهب وفضة وإله جديد |
Fez Kenti yaklaşık 27 farklı sabun üreticisi ile övünürdü; Nablus, Şam ve tabii ki Halep gibi şehirler sabunlarının kaliteleriyle dünyaca ünlü oldu. | Open Subtitles | اشتهرت بلدة "فاس" بحوالي سبعة عشر مُصنّعاً مختلفاً للصابون "ومدن مثل "نابلس"، و"دمشق"، وبالطبع "حلب أصبحت مشهورة عالمياً لجودة الصابون بها |
Roma'dan Los Angeles'a ve arada yer alan bir çok şehirde göçmen işçiler, şehirlerinde yaşadıkları insanlara bir gün göçmenler olmasaydı neye benzerlerdi gösterebilmek için. grev tertiplemek üzere organize oluyorlar. | TED | يقوم العمال المهاجرون من روما إلى لوس أنجلوس ومدن أخرى مجاورة بتنظيم إضرابات مرحلية ليذكروا الناس الذين يعيشون في مدنهم كيف سيبدو يومهم بدون عمل المهاجرين. |
Batı Afrika'ya bakacak olursak, rakip kuvvetler, Tripoli'de ve diğer Libya şehirlerinde çarpışmaya devam ediyor. | Open Subtitles | " المقيمون في غرب " أفريقيا الحرس المعارض يستمر في الاشتباك في " تريبولي ومدن " ليبيا " الرئيسية الأخرى |
Ancak terör uzmanları şimdiden, bunun yakın zamanda Amsterdam, Londra ve diğer Avrupa şehirlerinde meydana gelen patlamaları üstlenen El-Kaide'nin daha gelişmiş ve daha iyi finanse edilen bir kolu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لكن خبراء الإرهاب يتوقعون أن يكون هذا عمل جماعة جديدة... أكثر تهييئاً وأكثر تمويلاً من شعبة من "القاعدة"... التي كانت مسؤولة عن تفجيرات (أمستردام) و(لندن) ومدن أوروبية أخرى. |