Cheryl, bende bütün gün insanlarla geçiriyorum. | Open Subtitles | واريد فقط العودة للمنزل والجلوس على كرسيّي ومعي بيرتي |
...Elimde sevdiğin çiçeklerden oluşan kocaman bir buket ile evde olacağım. | Open Subtitles | .. فسوف أكون في المنزل ومعي باقة كبيرة من ورودكِ المفضّلة |
Koyu kahve, yağsız kekler, ve internetin sırrını çözecek anahtarla beraber geldim. | Open Subtitles | أتيت ومعي حٌبوب قهوة كعك بلا دهون, و مفاتيح لأفتح سر الإنترنت |
Federallere, senin Wallace ve benimle çalıştığını söylemeye. | Open Subtitles | لتخبر الفيدراليين بأنك تعمل مع والاس ومعي |
Pekâlâ, cebimde bir miktar para ile sokakta yürüyorum. | Open Subtitles | حسناً ، اسير فقط في الشارع ومعي بعض المال |
Oraya gelebilirsen diski yanımda getiririm. | Open Subtitles | إذا كنت تستطيع المجيء هناك سأحضر ومعي قرص الكمبيوتر |
Pete'i sayarsak, bende de iki tane var ve benimkiler aynı hafta içinde öldü, o yüzden bence temizsin sen. | Open Subtitles | حسنا، مع بيت، مع عدي ايضا اثنين ومعي اثنان في اسبوع واحد لذا اعتقد انك في السليم |
Yüzük bende. | Open Subtitles | ومعي الخاتـــم. |
Chandu Calcutta'yı bin sol çift ayakkabı ile terk etti ve bende Madras'ı bin sağ çift ayakkabı ile terk ettim. | Open Subtitles | (شاندو)غادر كالكتا ومعه ألف حذاء للقدم اليسرى وغادرت أنا من مادرس ومعي ألف حذاء للقدم اليمنى |
Elimde evrak çantasıyla gezilere çıkıp farklı şubeleri ziyaret mi edeceğim? | Open Subtitles | هل سأسافر في رحلات عمل ومعي حقيبتي؟ وأزور الفروع المختلفة لأعمالي؟ |
Turtaları varmış ve yol tarifi şu an Elimde. | Open Subtitles | أفكّر في الذهاب إلى هناك لديهم فطائر، ومعي العنوان هنا |
Yanağını yardığım gün oradan ayrıldığımda Elimde sana ait kan örneği vardı. | Open Subtitles | في اليوم الذي زرتك فيه في شقتك، وفتحت جبينك غادرت من هناك ومعي عينة دم منك |
Ben Cotton McKnight ve benimle beraber suç arkadaşım Pepper Brooks. Evet Cotton, selam. | Open Subtitles | معكم كوتون ماكنايت ومعي زميلي بيبر بروكس |
Sen, ben ve annenle beraber veli-öğretmen görüşmesi yapmalıyız. | Open Subtitles | علينا ان نعقد اجتماع اساتذة معك ومعي ومع والدتك |
Sen, ben ve annenle beraber veli-öğretmen görüşmesi yapmalıyız. | Open Subtitles | علينا ان نعقد اجتماع اساتذة معك ومعي ومع والدتك |
Bu arada, Amy ve benimle yine yemeğe çıkar mısınız diye sormak için ayaküstü uğramıştım. | Open Subtitles | توقفت فقط عن طريق سريع حقيقي إلى التساؤل عما إذا كنت تريد الرجال لتناول العشاء مرة أخرى هذه الليلة ومعي أمي. |
Birkaç midilliyle ilgili haber okudum, şansım yaver gitti ve eve cebimde biraz parayla döndüm. | Open Subtitles | درست عن بعض الجياد وحالفني الحظ وعدت ومعي بعض المال |
Tek gidişlik bilet cebimde. Buraya yeni gelsem de | Open Subtitles | ومعي تذكرة بلا عودة وقد وصلت هنا لتوي |
Ve yanımda taşımam mantıklı olmalıydı ben de levyeli bir tamirci oldum. | Open Subtitles | ويجب أن أخفيه بشكل معيّن لذا فانا ميكانيكي ومعي مفتاح عجل |
Çünkü 10 saniye içinde buradan Elimde ya 20 milyonla ya da o şeyle beraber ayrılıyor olacağım. | Open Subtitles | سوفَ أخرجُ هُنا ومعي عشرونَ مليون دولار أو ذلك الشيء بيدي. |
Demek istediğim, Oregon'a, bir kitap anlaşması ayarlamadan döndüm, bir ajansla anlaşmadan, kafam ve kalbim anılarla dolu döndüm, çok güzel yazarlara, bu kadar yakın durabilmiş olmanın hatıralarıyla. | TED | كل ما أقوله هو، أنه حال عودتي الى أوريغون دون عقد تأليف، ودون وكيل نشر، ومعي فقط عقل وقلب مليء بالذكريات حول جلوسي القريب جدا ً من المؤلفين الرائعين. |