Yani kendisini bir buçuk saatlik bir Porsche gezisine çıkarmış. | Open Subtitles | إذًأ، فقد أمضت ساعة ونصف في سيارت البورش مع نفسها |
O ve ailesi çöl üzerinden Ürdün'e kaçmıştı ve son bir buçuk yıldır kampta yaşıyordu. | TED | هربت مع عائلتها عبر الصحراء لتصل إلى الأردن ولها الآن عام ونصف في ذلك المخيم |
İki; bir buçuk yıl işgal bölgesinde canlı kaldın. | Open Subtitles | ثانيا لقد بقيت علي قيد الحياه سنه ونصف في هذا الاقليم المميت |
bir buçuk saatte sandviç sipariş etmeni seviyorum. | Open Subtitles | أحب أن تستغرقين ساعة ونصف في طلب سندويتش |
Müttefikler Normandiya baskınını planlamak için iki buçuk yıl harcadılar. | Open Subtitles | أمضت قوّات التحالف عامين ونصف في التخطيط لغزو النورمانديين |
Önce karanlık bir dolapta, seninle bir buçuk saat geçirdim. | Open Subtitles | أولاً، قضيت معك ساعة ونصف في مكان ضيّق ومُظلم |
aynı kocam gibi- ya da bir buçuk yıldır ofisimde karısını azarlarken izlediğim sıkıcı narsist hayatına geri dönebilirsin. | Open Subtitles | إما تعود لتكون متجهم منحط وأناني الذي رأيته يعتدي على زوجته طيلة عام ونصف في عيادتي |
Bu hızda Dünya'nın çevresini bir saatte bir buçuk kez turlayabiliriz. | Open Subtitles | بهذه السرعة , يمكننا الدوران حول الأرض مرة ونصف . في الساعة |
Karşılıksız çek yazmaktan bir buçuk yıl hapiste kalmış. Altı ay önce iyi halden erken serbest bırakılmış. | Open Subtitles | قضيت سنة ونصف في السجن لكتابة صكوك مزيفة وخرجت باكرًا لحسن التصرف منذ ستة أشهر |
Sadece bir kaç ay önce evlendiniz ve haftada sadece bir buçuk kere yapıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما تزوجتما قبل عدة أشهر وتفعلونها مرة ونصف في الأسبوع |
Neden haftada bir buçuk kez birlikte oluyoruz? | Open Subtitles | لماذا نمارس الجنس مرة ونصف في الأسبوع ففط؟ |
bir buçuk yıl hapis yattıktan sonra serbest bıraktılar, istediği gibi taciz ediyor bizi. | Open Subtitles | بعد عام ونصف في السجن انه الان مُطلق الحرية ليضايقنا |
Hayır, televizyonu kuracak olan adam bir buçuk saat geç kaldı. | Open Subtitles | لا، كان الشخص كابل ساعة ونصف في وقت متأخر. |
Böyle bir şeyi yazmaya bir buçuk saatini ayıran birisi ısrarcı olur. | Open Subtitles | شخص يقضي ساعه ونصف في كتابة هذه شخص مثابر |
Evde iki ve bir buçuk günlük eski bir bebeğimiz vardı o bizimdi -- ...başkasından almamıştık | TED | كان لدينا طفل عمره يومين ونصف في البيت، كان طفلنا-- لم نأخذه من أي شخص آخر. |
Yani adamın biri, stop lambaları çalışmadığı için... bir buçuk yıldır hapiste. | Open Subtitles | وبذلك، أمضى فتى يافع سنة ونصف في السجن |
bir buçuk yılımı Green Zone'da geçirdim. | Open Subtitles | لقد قضيت سنة ونصف في المنطقة الخضراء |
Vadinin derinliklerine doğru bir buçuk saat gitmek zorunda olsam bile. | Open Subtitles | رغم أن ذلك يعني القيادة لساعة ونصف في أعماق (سان فرناندو) |
- Aslında iki buçuk. Dün gece olanları hatırlamıyorum. | Open Subtitles | مرتبن ونصف في الواقع لا أتذكر ما حدث ليلة البارحة |
1952'de iki buçuk günlüğüne çalışmış. | Open Subtitles | عمل هنا ليومين ونصف في عام 1952 |
Peki o zaman. Yirmi iki buçuk olsun. | Open Subtitles | حسنًا، أجعلها 22 ونصف في المئة. |