"وها أنتِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve sen
        
    • ve işte
        
    • işte buradasın
        
    Bu adamın tek farkı, bana bir servete mâl olmasıydı, oysa sen senin kontratına sadece 2 sent ödedim, ve sen hâlâ buradasın. Open Subtitles ذلك الفتى هو شيء, قد كلفني ثروة, إلا أنك.. دفعتُ لك سنتين اثنين من عقدك وها أنتِ ما تزالين هنا,
    İşte başladık yine . 2 dakikaya eve geliyorum ve sen şimdiden negatif olmaya başladın. Open Subtitles ها قد عدنا مجدداً بالكاد عدت إلى المنزل وها أنتِ تتصرفين بسلبية
    İma ettiğim şey şu ki öleli daha bir hafta olmadı ve sen onun ismini kapısından söküp unutturmaya çalışıyorsun. Open Subtitles ،ما ألمّح له هو أنّه لم يمرّ أسبوع على وفاته وها أنتِ هنا تحاولين نزع اسمه من الباب ورميه طيّ النّسيان
    Bir gün geleceğini biliyordum ve işte geldin, artık hep beraberiz. Open Subtitles علمت بأنّكِ ستأتين وها أنتِ ونحن كلّنا معاً الآن
    İşte buradasın, yeni mezun oldun, gönüllü olarak dadılık yapacaksın. Open Subtitles وها أنتِ تخرجتى حديثاً من الجامعة اخترتى طوعا وظيفة معتوهه مربية أطفال
    O zindandan çıkalı daha bir hafta bile olmadı ve sen gelmiş beni evlendirmeye çalışıyorsun. Open Subtitles خرجتِ من ذلك البرج منذ أسبوع فقط وها أنتِ تحاولين تزويجي.
    ve sen bütün o uzmanların birer mankafa olduğunu gösteriyorsun. Open Subtitles وها أنتِ تثبتين عجز كل أولئك الخبراء
    Sonunda seni buldum ve sen gitmiştin. Open Subtitles لقد وجدتكِ أخيرًا، وها أنتِ تذهبين عني
    ve sen de bu konuşmayı "s" harfinin çıktığı andan beri takip ettin. Open Subtitles وها أنتِ تخرجين من المحادثة "في الدقيقة التي تظهر بها كلمة "س
    ve sen bu konuşmada "S" harfinin çıkıp çıkmayacağını kontrol ediyordun. Open Subtitles وها أنتِ تخرجين من المحادثة "في الدقيقة التي تظهر بها كلمة "س
    Alan Dupree şimdi hisselerinin geliriyle yaşıyor ve sen hâla yüksek uçuyorsun. Open Subtitles يقيم (ألان دوبري) بعيداً في مظلّة ذهبيّة في "سكوتسدال"، وها أنتِ مازلتِ تحلّقين عالياً
    Zavallı Mario derinlerde üşüyor ve sen burada, Jim'i hatta beni suçluyorsun. Open Subtitles هناك (ماريو) المسكين بارد في الأرض (وها أنتِ هنا، تلومين (جيم وحتى تلقين اللوم علي
    ve sen de geldin. Open Subtitles وها أنتِ ذا
    Seninle nasıl konuşacağımı düşünüyordum ve işte buradasın. Open Subtitles لقد كنت أحاول التفكير بكيفية تدبير لقاء لنا وها أنتِ
    21. yüzyılda ve Ulusal Sağlık Hizmetleri Veritabanına bağlı olduğumuzdan birkaç tıklama ve işte. Open Subtitles الأن بينما انضممنا إلى القرن الواحد والعشرين واتصلنا بقاعدة البيانات الصحية الوطنية قليل من النقرات ، وها أنتِ ذا
    Benim planım seni buraya getirmekti, ve işte buradasın. Open Subtitles خطتي أن أجلبكِ هنا وها أنتِ هنا
    ve işte buradasın. İsteyebileceğimden çok fazlasısın. Open Subtitles وها أنتِ أكثر مما كنتُ قد أطلب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more