Boğmak da işkence yöntemlerinden biri Ve hepsi imzasının parçaları. | Open Subtitles | الغرق نوع من التعذيب ايضا وهذا كله جزء من توقيعه |
Ve hepsi benim suçum neden bunu da söylemiyorsun? | Open Subtitles | وهذا كله بسببي لماذا لا تقولين هذا أيضاً؟ إنه ما تفكرين به |
Resmen bir yağmur ormanı sundurmasında uyudum Ve bunların hepsi senin hatan. | Open Subtitles | كأني نمت في كوخ في غابة ممطرة وهذا كله بسببك |
Ve bunların hepsi sadece büyüsel şeyler. | Open Subtitles | وهذا كله كان سحري جداً. |
Hepsi de amina koydugum güçlerini kullanmadigin için olur! | Open Subtitles | وهذا كله ثمرة عدم استخدامك ! لقوّتك اللعينة |
Hepsi de amına koyduğum güçlerini kullanmadığın için olur! | Open Subtitles | وهذا كله ثمرة عدم استخدامك ! لقوّتك اللعينة |
Ve bu arada bütün bunlar Uluslararası Astronomi Birliği tarafından yapılıyor. | TED | وهذا كله تم القيام به، بالمناسبة من طرف الإتحاد الفلكي الدولي. |
bütün bunlar Bobby'yi kendimi iyi hissetmediğim için kullandım diye oluyor. | Open Subtitles | وهذا كله لأنني استخدمت بوبي ووصفه الجنسي للحصول على بطاقة جيدة. |
Pekala bu küçük, Peter Sweeney kaybolur, Ve tüm bunlar her nasılsa Bill Carlton'la bağlantılı. | Open Subtitles | حسنا هذا الصبي الصغير, بيتر سويني , اختفى وهذا كله متصل ب بيل كارلتون بطريقة ما |
Bak, şu an çok sinirliyim Ve hepsi senin yüzünden. | Open Subtitles | انظر , أنا غضبان جدا الآن وهذا كله بسببك |
O şeyi tüm hayatı boyunca sevecek Ve hepsi benim hatam. | Open Subtitles | سوف يحب هذا الشئ طوال حياته, وهذا كله بسببي |
Metal Bükücüler'im Amon'a gönderildi Ve hepsi benim suçum. | Open Subtitles | الخارقين الأقوياء خاصتى فى طريقهم إلى آمون وهذا كله خطأى |
Ve bunların hepsi sadece büyüsel şeyler. | Open Subtitles | وهذا كله كان سحري جداً. |
Ve bunların hepsi tek bir ısırıkla başladı. | Open Subtitles | وهذا كله يبدء بعضّه واحدة |
Ve bunların hepsi Güney Sudan'da mı olmuştu? | Open Subtitles | وهذا كله حدث في جنوب السودان؟ |
- Ve hepsi de kitabının içinde. - Ah tabii ki. | Open Subtitles | وهذا كله مذكور في كتابك - بالطبع - |
Hepsi de bu kırmanın yüzünden! | Open Subtitles | وهذا كله بسبب هذا الهجين... |
bütün bunlar köpeklerin, bizim burunlarımızın hissettiğinden 100 milyon kat daha az yoğunlukta olan, şaşırtıcı çeşitte spesifik kokuyu ayırt etmesini ve hatırlamasını sağlar. | TED | وهذا كله يجعل الكلاب تميز تتذكر بشكل مذهل مجموعةً متنوعةً من الروائح بتركيز يصل إلى أقل من 100 مليون مرة من قدرة أنوفنا على التمييز |
bütün bunlar şu anlama geliyor: Acı uzmanları, fizyoterapistler, klinik psikologları, hemşireler ve diğer sağlık mensuplarını içeren çok yönlü yaklaşım, acı tedavisinde genellikle en etkili olandır. | TED | وهذا كله يعني أن أسلوبا متشعبا في معالجة الألم، يشمل أخصائيي الألم، والعلاج الطبيعي، وعلم النفس العلاجي، والممرضين ومتخصصي رعاية صحية آخرين، يكون غالبا الأكثر فاعلية. |
Ve tüm bunlar çok sinirbozucu. Ve siz bu adamı nasıl yakalayacağınızı bulana kadar ben de kedni güvenlik firmamı tutacağım. | Open Subtitles | وهذا كله مزعج جداً وسيكون علي الآن أن أوكل شركة حراسة خاصة |