İstediğin kadar rakamlarla oyna, asıl sorunumuz bu değil. | Open Subtitles | تغيير الأرقام هو كُل ما تريديه , وهذه ليست المُشكلة |
Senden başka tabii. Tek kötü haber bu değil yalnız. | Open Subtitles | أنت وحدك تعرف ذلك وهذه ليست أخبار سيئة فحسب |
Birbirimizi konuşuyoruz ve mesele bu değil. | Open Subtitles | لاكننا نتكلم عن مشاكلنا وهذه ليست القضية |
Ve bu bir defa karşılaştığımız bir hikaye değil. Anti-depresan ilaçlara ilişkin verilerin yaklaşık yarısı hiç yayınlanmadı, | TED | وهذه ليست قصة فريدة أو إستثنائية. فنصف معلومات التجارب الخاصة بالأدوية مضادة الإكتئاب تم حجبها، |
Ve bu çalışma son 20 yılda bunu gösteren yüzlerce çalışmadan sadece bir tanesi. | TED | وهذه ليست إلا واحدة من مئات ومئات الدراسات خلال العشرين سنة الماضية التي برهنت على ذلك. |
Paylaşacağım son sözler de değil bunlar. | TED | وهذه ليست الكلمات الاخيرة التي سوف اشاركها معكم |
Bunu yapamam. Benim istediğim güç bu değil. | Open Subtitles | أنا لا أحاول، وهذه ليست القوة الخارقة التي طلبتها |
Ben böyle biri değilim. İstediğim hayat bu değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما أكون وهذه ليست الحياة التي أريد |
Yeni bir başlangıç gerek, bu değil. | Open Subtitles | أحتاج لبداية جديدة وهذه ليست كذلك. |
Genişletiyoruz. Ayrıca ilk işimiz bu değil. Oyunlarla buna başladık. | Open Subtitles | وهذه ليست أول مرة.لقد بدأنا بالألعاب. |
Bu intikam, amacımız bu değil. Bu başka bir oyun, o yüzden seviye 3'e geçiyoruz, amacımız eylemi değiştirmek, diğer adıyla ''polisi aramak tek seçeneğiniz değil. Aman Tanrım, siz insanların sorunu ne?" | TED | هذا انتقام وهذه ليست مهمتنا هذه لعبة مختلفة ولذلك فلننتقل للمرحلة الثالثة حيث الهدف، أن نغير الفعل المعروف كذلك كـ"طلب الشرطة ليس الحل الوحيد" يا إلهي، ما الذي أصابكم يا بشر!" |
Ve hepsi bu değil. | Open Subtitles | وهذه ليست جميعها. |
Ayrıca, konu bu değil. | Open Subtitles | وهذه ليست وجهة نظري |
Sorun bu değil. | Open Subtitles | أجل، وهذه ليست المشكلة |
Ve en büyük sorunun da bu değil. | Open Subtitles | وهذه ليست أكبر مشكلة لديك |
Tek planı bu değil. | Open Subtitles | وهذه ليست خطته الوحيده |
Birçok olay var ve hepsi çok önemli. Ve bu, bizim üzerinde çalıştığımız tek olay değil. | Open Subtitles | أن هناك قضايا كثيرة جداً، وكلها مهمة وهذه ليست القضية الوحيدة التى نعمل عليها |
Ve bu iş bununla bitmeyecek. Sizler bunun olmasından hoşlanırsınız. | Open Subtitles | وهذه ليست النهاية رغم أن جماعتكم سيفضلونها |
Burası New York değil, Ve bu, DeMarco davası değil. | Open Subtitles | هذه ليست نيويورك وهذه ليست عمليات القتل غيدو. |
İnanmam, Ve bu iyi bir başlangıç değil. En azından sen orada olacaksın. | Open Subtitles | لا اعلم , وهذه ليست طريقة جيدة للبداية علي الاقل ستكون هناك |
Ve bu sıradan bir seçim süreci olamaz. | Open Subtitles | وهذه ليست عملية إختيارية بسيطة. ا ل ك ي ف |
Ve burası da abartılmış bir güneş gözlüğü kulübesinden başka bir şey de değil. | Open Subtitles | وهذه ليست عيادة بل هو كوخ نظارات شمسية راقي |