"ويبيع" - Translation from Arabic to Turkish

    • satıyor
        
    • satar
        
    • satan
        
    • satıyormuş
        
    "Güzellik uzmanıdır ve gıda satar" diyor. Uyuşturucu satıyor. Open Subtitles يقول أنه مصفف شعر ويبيع المغذيات وهذا يعني أنه يبيع مخدرات
    Tamam, sence orada birileri, şifrelenmiş e-postaları çalıyor, ve Amerikan ajanlarının adlarını satıyor. Open Subtitles يعترض الايميلات المشفره ويبيع اسماء العملاء الامريكيين هذه نظريتك الوهميه
    Avrupa'ya gelip yağ satıyor. Haysiyetimiz iki paralık oldu. Open Subtitles انه يأتي الى أوروبا ويبيع النفط , انها اهانة
    Muhtemelen bizden kedi maması yapar ya da kimbilir neye karşı bizi satar. Open Subtitles فقد يفرم لحمنا ليصنع به طعاماً للقطط ويبيع البقية لتجار العبيد الأبيض أو ما شابه
    Yine araba radyosu çalan ve esrar satan o adam olmayacağım. Open Subtitles لن أعود مجددا للشخص اللذي يسرق راديوات السيارات ويبيع المخدرات
    Eşya toplayan bir kuş türü. Adam da nadir şeyleri toplayıp satıyormuş. Open Subtitles ذلك طائر يكتنز الأشياء، ومنه أتى اللقب لأنه يجمّع ويبيع نوادِر الأغراض.
    Bizden yapılan ilaçları o satıyor. Onun yüzünden bunlar. Open Subtitles إنه تاجر مخدرات ويبيع هذا الهراء، إنه هو
    Sons of Anarchy Motor Kulübü getirdiği, modifiye ettiği yasadışı silahları East Bay ve çevresindeki, neredeyse tüm sokak çetelerine satıyor. Open Subtitles نادي ابناء الفوضى للدرجات يستورد ويعدل ويبيع أسلحة غير قانونية إلى تقريبا كلّ عصابة شوارع في وحول الخليج الشرقي
    O bu bilgileri şirketlere, şahıslara, hatta hükümete satıyor. Open Subtitles ثمّ يستدير ويبيع المعلومات للشركات والأفراد وللحكومة أيضاً.
    Bu, biraz önceki fotoğraftaki bayanın kürek çektiği kayık ve bu esnaf bu kayıkları ve kürekleri yapıyor ve bu kayık ve küreklere ihtiyacı olan insanlara direkt olarak satıyor. TED هذا هو القارب الذي كانت السيدة تجدف به في جميع الأنحاء، وهذا الماهر يصنع القارب والمجاديف ويبيع مباشرة للناس التي تحتاج القارب والمجاديف
    Şimdi senin adına çalışıp, su yatağı satıyor. Open Subtitles الآن هو يعمل لديك ويبيع قارورات مياه.
    Ve hizmetini, yabancı ülkelerdeki teröristlere satıyor. Open Subtitles ويبيع الخدمة لإرهابيين في الخارج.
    Adam korku ve panik satıyor. Ve aptallar da ona bayılıyor. Open Subtitles ويبيع الخوف والذعر والأغبياء يحبون هذا
    Parallax oynayıp, ikinci el donanım satıyor. Open Subtitles هو يلعب بارالكس ويبيع معدات مستعملة
    Adam bizim mahalleye geliyor ve beni yok sayıp kokain satıyor. Open Subtitles رجل يتنقل في منطقتنا ويبيع "الكوكايين" وكأنني غير موجودّ.
    Evet. Sokakta durur ve sandviç paketlerinde uyuşturucu satar. Open Subtitles نعم , هوا يقف في نصف الشارع ويبيع المخدرات في صندوق شطيرات
    Kocan projeyi sonlandırıp, daireleri satar paranın tümünü hatta çok daha fazlasını geri kazanır. Open Subtitles ربما يتمكن من إنهاء المشروع ويبيع الشقق يعوض كل شيء، واكثر بكثير
    Kılıç, silah üretir ve satar. Open Subtitles السيف يصنع ويبيع الأسلحة
    Eski tip terliklerden giyer ve ot satar. Open Subtitles يرتدي بيركنشتوك ويبيع الاعشاب
    Telefon şirketine gelip elbise satan adam gibi. Open Subtitles مثل ذلك الرجل الذي كان يأتي إلى شركة الهاتف ويبيع الفساتين -أتتذكرينه؟
    Ya Darwish isminde, traktör satan başka bir Hintli olmak istersem? Open Subtitles ماذا لو كنت أريد أن أكون بشخصية رجل هنديّ آخر اسمه (دارويش) ويبيع الجرارات الزراعيةّ ؟
    Onlara ilaç görünümünde şekerler veriyor ve elinde kalan tıbbi ilaçları da John Mancuso'ya satıyormuş. Open Subtitles كان يغذيهم بأقراص السكر ويبيع المركبات الحقيقية لـ " جون مانكوسو "

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more