"ويجلس" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturuyor
        
    • otur
        
    • oturup
        
    • oturan
        
    • oturacak
        
    • oturdu
        
    Pete hâlâ beysbol maçlarına gidiyor ve hâlâ yedek kulübesinde arkadaşlarıyla birlikte oturuyor, serumlarını da hala kalenin tam üstüne asıyor. TED مازل بيت يذهب للعبة البيسبول ويجلس جانب زملائه في قواعد الاحتياط ويحمل معه حقيبه التغذية الخاصة به في المكان المناسب
    Ama yemek zamanı geldiğinde, herkes masaya oturuyor. Open Subtitles ولكن عندما يأتي وقت العشاء يأتي الجميع ويجلس على الطاولة
    Gwendolyn, meleğim, gel ve otur lütfen. Open Subtitles غويندولين, ملاكي, يأتي ويجلس معي, من فضلك.
    Lütfen, lütfen, benimle otur. Open Subtitles أوه، رجاء، رجاء، يأتي ويجلس معي.
    Tek isteği oturup kablolu TV izlemek. Open Subtitles ويجلس على أريكته ويدع التلفاز يغسل دماغه
    oturup onun söylediklerini dinlemek. Open Subtitles كلّ أنت يجب أن تعود إلى تلك الحانة ويجلس ويستمع إلى ما هو يجب أن يقول.
    Ortada oturan mütevazi kişi bizim ilk yarışmacımız: Open Subtitles ويجلس في منتصف حلبتنا المتواضعة :ضيفنا الأول
    Şimdi kafasını kazıtıp havaalanında yere oturacak. Open Subtitles الآن سيحلق رأسه ويجلس على الأرضية في المطار
    Geri döndüğünde bu toplantılara geldi ve orada oturdu sadece. Open Subtitles و عندما عاد للديار، كان يحضر هذه .الإجتماعات ويجلس هُنا وحسب
    Öğle vakti kalkıyor, akşama katar klozette oturuyor... Open Subtitles ينهض وقت الظهيرة ويجلس في الحمام حتى العشاء
    Yumuşak beyaz kıçının üstünde yayılmış oturuyor. Open Subtitles إنّه هوة ويجلس على مؤخّرته البيضاء الناعمة
    Annemin yanına samimi şekilde oturuyor, babamın içki arabasında kokteyl yapıyor. Open Subtitles ويجلس بجوارها وهو مرتاح، ويمزج الكوكتيلات على عربة مشروبات أبي.
    Zalimce işini yapıp köşesinde oturuyor. Open Subtitles يعمل عمله بلا رأي ويجلس بلا حراك
    Bebek adımları... ve otur. Open Subtitles الرضيع يخطوا. ويجلس بالمِقعد.
    Hep aynı şey, durmadan otur otur, ye ye! Open Subtitles لا شئ لك يأكل ويأكل ,ويجلس ويجلس !
    lütfen otur. Open Subtitles تأتي ... يأتي ويجلس ...
    Patlama olduktan sonra, bir de oturup izlemiştir... Open Subtitles خارج دائرة الانفجار ويجلس يشاهدنا ونحن نزيل هذه الفوضى
    Eğer biri gidip o koltuğa oturup tamir işine yardım etmezse gemiyi ele geçirecekler. Open Subtitles إن لم يذهب أحد ويجلس على الكرسى وياسعد فى الإصلاحات السفينة حينها سوف تؤخذ
    Bir gün dükkana gelip, sandalyeye oturup, saç tıraşı isteyecek ve ben onu tanımayacağım bile diye kabuslar görüyorum. Open Subtitles يراودني كابوس أراه فيه يأتي يوماً إلى المحل, ويطلب حلاقة شعره, ويجلس أمامي, ولن أتعرف عليه حتى.
    oturan Chris O'keefe, kongre üyemiz. Open Subtitles ويجلس معنا هنا عضو مجلس النواب السابق كريس اوكيف
    Seni bulan, şu an burada oturan parçam. Seni seviyorum. Open Subtitles الجزء الذي وجدك ويجلس معك الآن
    Küçük bir içecek alıp, 50 dakika burada oturacak. Open Subtitles هو سيأخذ صودا حجم صغير ويجلس هنا لخمسين دقيقة
    Sadece içeri girecek, helâl yemek yiyen mahkûmlarla oturacak sohbet edecek, onları tanıyacak. Open Subtitles سيأتي إلى الداخل ويجلس مع السجينات اللاتي يأكلن الـ"كوشر" ويحضى بمحادثه صغيره ليتعرف عليهم
    Cennete yükselip, Tanrı'nın sağında oturdu. Open Subtitles يصعد إلى السماء، ويجلس على يد الأب اليمنى.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more