"ويحتوي" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    • var
        
    Şimdi odadaki havanın tamamen bedava olduğunu biliyoruz, çokça bulunuyor ve halihazırda yüzde 21 oksijen. TED نعلم أن هواء الغرفة مجاني، ووفير، ويحتوي على 21 في المئة من الأوكسجين.
    Karmaşık ve terimlerin birçoğu oldukça teknik, yani ortalama bir insanın muhtemelen en azından üçte birini bilmesi gerekmiyor. TED فهو معقد ويحتوي على الكثير من المصطلحات التقنية، فالإنسان العادي على الأغلب لا يحتاج لمعرفة ثلث هذه المصطلحات.
    Bir nötron, iki aşağı kuark ve bir yukarı kuark içerir. TED ويحتوي النيترون على كواركين سفليين وواحد علوي.
    Burada kullanan ülkelerin bir listesi var, burada da yakında kullanmaya başlayacak olanların. TED ويحتوي الموقع على قائمة بأسماء الدول التى لديها مثل تلك القوانين. وهناك عدد آخر قليل سيضمن في القائمة قريباً.
    İki tane dizüstü bilgisayarım var, biri şurada ve içinde 3000 tane tasarım var. TED إلى أنني أملك كمبيوترين محمولين، أحدهم هناك ويحتوي على 3000 تصميم داخله.
    Çok büyük, içinde yüzlerce oda var. Hepsi merkezi bir çekirdeğin etrafına inşa edilmiş. Open Subtitles انه ضخم ويحتوي على المئات من هذه الطرق والتي تجتمع في مركز واحد
    E-sıvı ya da aerosol; krom, kadmiyum ve kurşun gibi metalik parçacıklar da içerebiliyor. TED ويحتوي السائل أو الأيروسول على جزيئات معدنية مثل الكروم، والكادميوم، والرصاص.
    Oto hırsızlığı ve soygun yapmışsın. Open Subtitles ويحتوي سجلك على سرقة السيارات وجرائم الإقتحام..
    Orijinal boy hala burada ve yaklaşık 200 kalori. Open Subtitles ومازال الحجم الأصلي موجوداً ويحتوي على حوالي 200 كالوري
    Yeni taze bir sese bakacağız insanları uyandıracak ve onların hayal kırıklıklarından faydalanacağız Open Subtitles ما نبحث عنه صوت جديد غر... يقوم بإيقاظ الناس من سباتهم ويحتوي إحباطهم.
    - Rick, burası, içinde yaratıkların ve her türden fantastik şeylerin olduğu, fantezi tarzı bir dünya. Open Subtitles ريك ، هذا عالم خيالي ويحتوي على أنواع كثيرة من المخلوقات والأشياء الغريبة
    Bir kaçırma olayına karıştığı konusunda sorguya çekildi ve son zamanlarda hakkında taciz şikayetinde bulunuldu. Open Subtitles و تم استجوابها في قضية التورط بعملية خطف ويحتوي ماضيها على سجل شكوى ازعاج حديث
    New York City'de, 2018 yılında, yüzen bir duba hapishanemiz var ve öncelikli olarak kefalet ödeyemeyen siyahi ve Latin erkekleri tutuyor. TED في مدينة نيويورك عام 2018، لدينا سجن طافٍ على هيئة قارب موجود هناك، ويحتوي بشكل أساسي على رجال سود وبُنيين، عاجزين عن دفع كفالتهم.
    Baobab meyvesini açtığınızda beyaz, una benzer, etli kısmı görürsünüz, bu kısım besin açısından çok zengindir ve protein içerir, hem de insan sütünden daha fazla protein. TED إن فتحتم فاكهة الباوباب، ستشاهدون لب أبيض وطحيني، وهو جد غني بالمغذيات ويحتوي على البروتين، بروتين أكثر من الحليب البشري.
    Çünkü mekanik... içinde bir sürü duygu var. Open Subtitles إنه ميكانيكي ويحتوي على المشاعر في داخله
    - İnsanları korumanın daha kötü yolları var. Open Subtitles ويحتوي على صالة عرض. فهناك طرق أسوأ لحماية الناس.
    Yepyeni. Hızlı soğutma teknolojisi var. Open Subtitles جديد تماماً ويحتوي على تقنية التبريد السريع
    Bunu yapmak daha da zor -- büyük bir organ, vasküler, çok fazla damar ağı mevcut, çok fazla sayıda hücre var. TED إذاً فهذا يمثل تحدياً أكبر -- عضو كبير، وعائي، مزود بالكثير من الأوعية الدموية، ويحتوي على الكثير من الخلايا.
    İçinde saf zümrüt parçaları var Open Subtitles ويحتوي على قطع من الزمرّد الخام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more