Sonra da hat gitmiş. Sonrası için üç tahmin var. | Open Subtitles | ثم أُغلق الخط ويوجد ثلاثة إحتمالات لما حدث بعد ذلك |
Beklemede olan 200 kişilik ekibim var. - Pazar günü çekimlere başlıyoruz. | Open Subtitles | ويوجد بموقع التصوير أكثر من 200 شخص وإن لم نبدأ سريعاً فسأطرد |
Mantar var, brüksel lahanası var ıspanak var ve meyve özü ile tatlandırdım. | Open Subtitles | لديك هنا ماشروم ويوجد هنا حلبة وبعض السبانخ وقمت بتحليتها ببعض عصير الفواكه |
Belirtiler var. Kendi anlattı. Âdetten kesildi Ayrıca karnı da şişti. | Open Subtitles | توقفت عن النزف ويوجد حليب في أثدائها ومعدتها منتفخة |
Hey baba, İncil zamanındayım ve bir stad dolusu insan beni alkışlıyor. | Open Subtitles | هي, ابي, انا في زمن الانجيل, ويوجد ملعب ممتلئ بالناس ويصفقون لي |
Etin ve arpanın ısınırkenki kokusunu alabiliyorduk, yemeğin ve renklerin kokusunu, tabii Bir de tüm dünyadan insanlar var. | TED | يمكنك أن تشمّ رائحة طهي اللّحم والشعير وكلّ الأطعمة والألوان، ويوجد في المطبخ أناسٌ من كلّ أرجاءِ العالم |
Bir kaç yüz memeli türü var -- altı milyon böcek türü var. | TED | هناك عدد قليل من المئات من الثديات-- ويوجد ستة ملايين نوع من الحشرات. |
Suyun etrafında küçük bir uçurum var ve küçük bir kumsal var. | TED | ويحيط بالماء الموجود جرف صغير ويوجد شاطئ رملي أبيض اللون. |
Ve yaşamda olan birçok mükemmel teknoloji var. | TED | ويوجد العديد من التكنولوجيا الجيدة هناك والتي تملكها الحياة. |
Bir ışığı var çünkü genellikle vücudumuzun içinde çok fazla ışık yok. | TED | ويوجد ضوء، لأنه عادة، لا يوجد الكثير من الضوء داخل أجسادنا. |
İğneyle karşılaştırılan bu karenin üzerinde yaklaşık 4000 çıkıntı var. | TED | ويوجد هناك حوالي 4,000 نتوء في هذا المربع الخاص مقارنة مع الإبرة. |
Gördüğünüz gibi orada bir meydan var. | TED | ويوجد هناك ميدان، يمكنكم رؤية ذلك الميدان. |
Üstelik bu genleri farklı kombinasyonlarda kullanan yüzlerce hücre tipi var. | TED | ويوجد المئات من أنواع الخلية التي تستخدم هذه الجينات في مجموعات مختلفة. |
Ama bu günlerde durum biraz farklı ve dönümlerce çöp de var. | TED | لذلك الوضع مختلف هذه الايام ويوجد أيضاً أراض من النفايات |
Burada yedi yaşındayım. Bir Buda tapınağının önündeyim, omuzumda bir maymun var. | TED | هذه أنا عندما كنت في السابعة من عمري أقف أمام معبد بوذي قديم ويوجد قرد على كتفي. |
Ayrıca pek çok kumar kuruluşları var ve bölge canlı bir yıl geçiriyor. | Open Subtitles | ويوجد ايضا العديد من محلات المقامرة والمنطقة مفعمة بالحياة طوال العام |
Açık büfe olacak Ayrıca yani epey bir dağıtırım muhtemelen. | Open Subtitles | ويوجد به حانه مجانية لذا ربما سأكون مضيعة لذلك ان لم تأت |
Bunların yanında Ayrıca 270 cilt kitap da yine binlerce örnek içeriyor. | Open Subtitles | ويوجد حوالي 270 مجلد مربوط به عدة آلاف من الأنواع الحيوية |
Bugün banka ekstresini aldım, ve bir para çekildiğini söylüyor. | Open Subtitles | لقد حصلت على بيان البنك اليوم, ويوجد هناك سحب نقدي. |
ve bir grup şimdilerde bu hidrojen jonglörü hidrojenazı taklit etmeyi başardı. | TED | ويوجد فريق استطاع للتو تقليد ذلك الإنزيم المنتج للهيدروجين. |
Tabii Bir de varoluşsal maliyetler var. | TED | ويوجد بالتالي التكاليف المتعلقة بتجربة الوجود والحياة. |
Dünyanın yemek hakkında yazması ve yemekten öğrenmesinin, ve dünyanın yemeği düşlemesinin bir yolu vardır. | TED | ويوجد هناك اسلوب يتصور به العالم الغذاء, الاسلوب الذي يكتب به العالم عن الغذاء ويتعلم عن الغذاء |