| Yas süresince, genellikle insanlar gelir ve yemek bırakıp taziyelerini sunarlar. | Open Subtitles | خلال أسبوع الحداد يأتي الناس عادةً ويجلبون معهم طعاماً ويكرّمون الميت |
| İnsanlar gelir beni görür ben de nihayet yıldız olurum diye. | Open Subtitles | لكي يأتي الناس ويروني أنا وأصبح نجمة أخيرًا |
| İnsanlar gelir ve gider. | Open Subtitles | يأتي الناس في حياتك والشعب. |
| "Neden hep tam güzel şeyler yapmak üzereyken iyi insanlar gelip, onu mahvederler?" | Open Subtitles | لماذا كلما تستطيع ان تفعل شيئا طيبا يأتي الناس اللطفاء ويورطونك بشيء؟ |
| Peki ya insanlar gelip mumyayı gördükten sonra onlara araba çarpar ya da muz kabuğuna basarlarsa? | Open Subtitles | أجل، لكن ماذا عندما يأتي الناس لرؤية المومياء ومن ثمّ يتعرّضون للإصطدام بواسطة سيّارة أو ينزلقون بسبب قشرة موز؟ |
| Şehrin her yerinden insanlar geliyor. | Open Subtitles | يأتي الناس من جميع أنحاء المدينة |
| Dünyanın her yerinden insanlar geliyor. | Open Subtitles | يأتي الناس من كل أرجاء العالم. |
| "Yeteri kadar topladığımızda, insanlar gelir ve bizden satın alır." | Open Subtitles | يأتي الناس ويشتروه مِنَّا. |
| İnsanlar gelir, gider. | Open Subtitles | يأتي الناس ويرحلون. |
| İnsanlar, gelip bize takımla ilgili neden bir şey yapmadık diye sorduklarında, biz yaptık. | Open Subtitles | وعندما يأتي الناس و يسألوننا لما لم نفعل أيّ شيء بشأن الفريق، فعلناَ |
| İnsanlar gelip beni kokluyor. | Open Subtitles | يأتي الناس ويتفحصونني. |