Aşk, aynen diğer güzel ve doğru şeyler gibidir. Büyümesi, gelişmesi zaman alır. | Open Subtitles | الحب ، يجعل كل شيء جيد و صادق و يأخذ وقتاً حتي يتفتح و يزهر |
Birinin eşi yaralandığında ya da öldürüldüğünde mantıklı davranması zaman alır. | Open Subtitles | عندما يُقتل أو يُجرح شخص عزيز التفكير العقلاني يأخذ وقتاً |
Fonetik eşleme programı kullanabilirim. Ama biraz zaman alır. | Open Subtitles | قد أبحث في برنامج مطابقة لفظي لكنه سوف يأخذ وقتاً |
Harika gidiyorsun. Bu biraz zaman alıyor biliyorum, ama neredeyse bitti. | Open Subtitles | أنتِ تبلين حسناً, أعلم أنه يأخذ وقتاً لكننا أوشكنا على الإنتهاء. |
Sana bir şey göstermek istiyorum. Fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | أريدك فقط أن ترى شيئاً لن يأخذ وقتاً طويلاً |
Ölü bir avukat ve 200 tanık... biraz zaman alacak. | Open Subtitles | المحامي الميت و 200 شاهد سوف يأخذ وقتاً |
Biraz zaman alabilir. Olağanüstü, çok etkilendim. | Open Subtitles | . كان يمكنه أن يأخذ وقتاً طويلاً - . إنه رائع , إننى معجبة به - |
Bir gösteri üzerine çalışıyorum. Böyle şeyler zaman alır, biliyorsun. | Open Subtitles | إنني أرتب أموري تعلمين أن ذلك يأخذ وقتاً |
Hızla hareket etme, bir evin nasıl işlediğini öğrenmek zaman alır. | Open Subtitles | لا تفعلي شيئاً بسرعة كبيرة، إنهُ يأخذ وقتاً لمعرفة كيف يُدار البيت |
İyileşeceksin, bu tarz şeyler zaman alır. | Open Subtitles | ستصبحين أفضل إنه يأخذ وقتاً قصيراً |
Bilirsin ki esinlenmek zaman alır. | Open Subtitles | ذلك الإلهام يأخذ وقتاً أنتِ تعرفين ذلك |
Belki ama bu zaman alır bir de depozito gerek. | Open Subtitles | ربما, ولكنه يأخذ وقتاً ووديعه ماليه |
Thorazine'in etkisinin geçmesi zaman alır. | Open Subtitles | ثورازين" يأخذ وقتاً" ليزول مفعوله |
Aşırı dozdan ölmek zaman alır. Janine'in vakti yoktu. | Open Subtitles | القتل بالجرعة الزائدة يأخذ وقتاً ( وهو ما لم يكن في صالح ( جنين |
Emily, doğruyu bulmam biraz zaman alıyor. | Open Subtitles | إيميلي ، هذا ربما يجب أن يأخذ وقتاً حتى تفهميه جيداً |
Aslına bakarsan oldukça zaman alıyor. | Open Subtitles | في الواقع، ومن خلال الممارسة العملية هذا يأخذ وقتاً طويلاً. |
O osurma şeyine alışması biraz zaman alıyor. | Open Subtitles | اجل ، موضوع الريح يأخذ وقتاً للتعوّد عليه |
FBI, sana sorularım var. Fazla sürmez. | Open Subtitles | اف.بي.اي. لدي فقط بعض الأسئلة لك هذا لن يأخذ وقتاً |
- onlar olmayacak çünkü. - Uzun sürmez. Ve değişikliği yapmak için hazır olduğunuzda karar vermek size kalmış olacaktır. | Open Subtitles | لكن لا يجب أن يأخذ وقتاً طويلاً و بعدها سيكون الأمر بأيديكم لتقرروا متى تكونوا جاهزون للقيام بالتغيير |
Ayılman biraz zaman alacak. | Open Subtitles | إن الدوار يأخذ وقتاً حتى يزول |
Biraz zaman alabilir. Bilgilendirme yaparım. | Open Subtitles | ربما يأخذ وقتاً , سأبلغك بالتطورات |
Üzgünüm. İyi montajlar uzun sürer. | Open Subtitles | آسف و لكن التعديل الجيد يأخذ وقتاً طويلاً |
Galiba bazılarımız için bu uzun sürüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه لبقية البشر هذا يأخذ وقتاً أطول |