Daldaki çocuk, ağacı o kadar çok seviyor ki ağacı yiyor. | TED | الولد فوق غصن الشجرة. و لأنه يحب الشجر فكان يأكله ، |
şimdi bunları yiyor ve bunu sadece yemek zorunda olduğundan yapmıyor. | Open Subtitles | وكل هذا يأكله الآن ليس لأنه يتوجب عليه ذلك |
Ve ayrıca yerel lokantaları keşfe çıkıp sivillerin neler yediğini anlamaya çalışacağım. | Open Subtitles | وأنا سأخدع المطاعم المحلية فى محاولة لأكتشاف ما الذى يأكله المدنيين |
Suçla savaşmaya zamanı kalmaz, çünkü sürekli yemek yiyecek ve Yediği bütün yiyecekleri alabilmek için 9-5 arası bir işte çalışacaktır. | TED | ليس لديه وقت لمكافحة الجريمة لآنه يجب أن يتناول الطعام طوال الوقت و أن يعمل من 9 إلى 5 لتوفير كل الطعام الذي يأكله. |
Şu dikenli çalının altında yiyecek bir şeyler bulmuşa benziyor. | Open Subtitles | يبدو أنه قد وجد شيىء يأكله تحت تلك الشجيرات الشائكة |
-Bir insanı böyle yemek. -Onu yemedi. Yürü. | Open Subtitles | أكل الرجل هو ذلك هو لم يأكله هيا |
Bazı zamanlarda sanki bir şey onu yiyor gibi paranoyak davranıyordu. | Open Subtitles | حسناً, كان يتصرف بشكل عشوائي في الأيام الماضيه, كأن شيئاً ما يأكله. |
Öğle yemeğinde çıktığı zaman, çok az yiyor. | Open Subtitles | إنه لا يأكله عندما يكون على قائمة مطعم المدرسة |
Gettodan gelen bir hatun keş sevgilisinin kokainini ortada bırakıyor 3 yaşındaki küçük kardeşi de onu yiyor. | Open Subtitles | فتاة فقيرة تترك كوكايين رفيقها المدمن في الخارج حتى يأكله شقيقها ذو الثلاث سنوات |
Şu adamın yediğini menüde bulamıyorum. | Open Subtitles | أنا لم أجد ما يأكله هذا الرجل ضمن القائمة |
Ah, bu... biz sadece zengin çocuklarının ne tür yemekler yediğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | هذا لاننا لا نعرف اى نوع من الطعام يأكله ابناء الاغنياء |
Ve kocaman iri yarı şu şişman adam vardı ve o da onu yemek istedi. | Open Subtitles | و كان هناك شخص بدين و ضخما .. .. أراد أن يأكله |
yiyecek bir lokmanız olmasaydı, siz de solgun olurdunuz. | Open Subtitles | وحين لا يملك المرء ما يأكله, فلا بد أن يشحب لونُه |
- Kimse yemedi. - Bu büyük bir şok. | Open Subtitles | لم يأكله أحد حسناً ، هذا بمثابة صدمة |
Tavuk yiyen adam görmek için ödediniz, tavuk yiyen adam gördünüz. | Open Subtitles | دفعتم لرؤية دجاج يأكله البشر وهذا دجاج يأكله البشر. |
Onu Cory için ayırdım, ...hastaneden geri döndüğünde yemesi içindi. | Open Subtitles | لقد إحتفظت به من أجل كوري حتى يأكله عندما يعود من المشفى |
Bir maymun ne zaman kırmızı bir meyve görse diğerleri yemeden yemez. | Open Subtitles | القرد يخاف من أكل التوت الأحمر حتى يرى قرداً آخر يأكله |
İstemediğini söylüyor ama suçluluk duygusu içini kemiriyor. | Open Subtitles | يقول انه لايريد لكن الذنب يأكله وهو على قيد الحياة |
Onun dışında ise, hepimiz biliyorduk ki bir maymun ne yerse biz de yiyebilirdik. | Open Subtitles | بالأضافه إلى ذلك كنا نعرف أن ما يأكله القرد يمكننا أن نأكله نحن أيضاً |
Koku duyusuyla hangisini yiyip, hangisini saklayacağını belirler. | Open Subtitles | لكن الرائحة هى التى تدلهم على ما ينبغى أن يأكله على الفور وما يجب أن يدفنوه للتخزين .. فى وقت لاحق |
Merak ediyorum da. Nasıl oluyor da o kadar insan koca su tankının tam önünde uyuyor da köpekbalıkları tarafından yenen adamı göremiyor? | Open Subtitles | أنا أتسائل وحسب، أنّى لأناسٍ كثر أنْ يمضوا الليل أمام حوضٍ دون أن يروا رجلاً يأكله قرش؟ |
Kimsenin daha önce yemediği kadar nikel yiyeceğim. | Open Subtitles | سآكل المزيد من النيكل ما لم يأكله أحد من قبل |
Biliyorsunuz, bizler çocukların yediklerinden sorumluyuz. | TED | أتعلمون , نحن مسؤولون عن ما يأكله الأطفال |