Hakiki safir. - Hadi, gidelim. - Nereye? | Open Subtitles | ميمى حصلت على واحد من الدار البيضاء لشارلى هذا به ياقوت حقيقى |
İki yüzünde de 1,5 karat pırlanta ve safir vardır. | Open Subtitles | إنه قيراط ونصف من الماس مع حجريّ ياقوت أزرق على الجانبين |
İlki, altınla çevrelenmiş yakut. | Open Subtitles | أولاً, طقم ياقوت موضوع في حلقات من الذهب |
Altın, elmas, yakut veya zümrüt yok içinde. | Open Subtitles | ليس هناك ذهب، ولا ألماس، ولا ياقوت أو زمرد. |
Evet. İsmini Sapphire olarak değiştirdi, ve tüm elektronik konularını bıraktı. | Open Subtitles | نعم هو اعاد تسميتها مجلة ياقوت واستخدم كل الالكترونيات |
Dostlarım için elmaslar, yakutlar, zümrütler, inciler. | Open Subtitles | ماس , ياقوت , زمرد , لألىء لجميع اصدقائى |
Üç yıldır bu ihaleyi almak için uğraşıyoruz ve ben Yakutların toplantı salonunu beğenmediklerini daha yeni öğreniyorum. | Open Subtitles | في غرفة الاجتماعات (ياقوت) لم يعجب بالعرض |
yakut ve safir gibi değerli taşlardan... olan bu tacı güzel Prenses için çaldım ... | Open Subtitles | و فيه ياقوت أحمر وأصفر أيضاً سرقته من أميرة جميلة من أجلك |
Işıldayan Gerçek safir Parçasında Sana Bahsetmiş miydim? | Open Subtitles | هل ذكرت ان القطع اللامعة هي ياقوت حقيقي ؟ |
Amber, işte senin safir kolyen | Open Subtitles | ـ الآن، آمبر هنا عقد ياقوت ـ حسنا |
Sana safir yüzük alırım. Yüzüğümü beğendin mi? | Open Subtitles | بالطبع ستفعلين فسأشتري لكِ خاتم ياقوت |
Tabii edersin. Sana safir yüzük alırım. | Open Subtitles | بالطبع ستفعلين فسأشتري لكِ خاتم ياقوت |
...kurtçuk yığınlarının arasında yakut bulmuş gibi... | Open Subtitles | هذا مثل إيجاد ياقوت.. في جبلٍ من اليرقات |
Kolyenin ortasına yerleştirilmesi için en değerli eşyası olan paha biçilmez bir kızıl yakut verdi. | Open Subtitles | ،وأعطت أثمن ما تملكه ياقوت قرمزي لا يُثمن، لأجل تقطيعه ليكون القطعة المركزية لهذه القلادة |
Ve dediğine göre orada inanılmaz bir köpek balığı akvaryumu ve aya kadar uzanabilen bir yakut lazeri... | Open Subtitles | ويقول ان هناك خزان سمك القرش رائع و ليزر ياقوت يطلق لمدى يوصل للقمر و |
Her bir kutudan önündeki kartta yazan sayı kadar yakut alınacak, tabi kutuda o kadar varsa. | TED | ولكل صندوق، ستتلقى تماماً عدد ياقوت مماثل تماماً للعدد المكتوب على الورقة، إذا كان الصندوق يحتوي على هذا العدد أو أكثر. |
Bir kez daha, seçebileceğimiz 12 çok güzel kızımız var, ama sadece biri Sapphire Yılın Kızı olabilir. | Open Subtitles | مرة أخرى عندنا 12 فتاة جميلة وساحرة للاختيار منهن لكن واحدة فقط ستكون فتاة ياقوت لهذه السنة |
Bana Sapphire Yılın Kızı ödülünü teklif etti... eğer onunla tüm gece olduğum yalanını söylersem. | Open Subtitles | عرض علي ان يجعلني فتاة مجلة ياقوت اذا كذبت وقلت بأننا كنا سوية ذلك الصباحِ |
Sapphire'in Mayıs güzeliydi. | Open Subtitles | انها كانت فتاة شهر مايو لمجلة ياقوت |
Mücevherden kastı Hint elmasları, Burma yakutlar ve yumruk büyüklüğünde Kolombiya zümrütleri. | Open Subtitles | عندما نقول الجواهر، نعني الماس هندي، ياقوت بورمي وزمرد كولمبي بحجم قبضة يدك. |
Yakutların soruları var. Acil internete bağlan. | Open Subtitles | ( ياقوت) لديه أسئلة، اذهب إلى الانترنت حالاً |
Pırlanta ve gerçek Burma safiri var. | Open Subtitles | مطعم بقطع الماس و ياقوت بلون البورمي الحقيقي |