Sonra yanındaki adam da şarkı söylemeye başlar. Biraz sonra sen de şarkı söylüyorsundur. | Open Subtitles | وعندما يبدؤون الغناء وهم بجانبك فلا يمكنك إلا أن تغنى أيضاً |
Yeni gelen herkes burada, gamze bölümünde çalışmaya başlar. | Open Subtitles | كل العمال الجدد يبدؤون هنا، في قسم الغمازات |
Bilirsiniz, evsiz insanlar, aramızdaki en büyük uyumsuzlardandır. Çünkü yola bizim gibi başlarlar. | TED | أتعلمون، المشردون هم أكثر الاشخاص الغير الملائمين بطولةً بيننا، لأنهم يبدؤون على شاكلتنا. |
Oldukça basit ve kaba başlarlar ve gittikçe gösterişli olurlar. | Open Subtitles | يبدؤون بشكل بسيط و فظ ثم يُصبِحون أكثر إبتكارا تفّضل |
Yolu genişletmeyi bitiriyorlar sonra her şeye yeniden başlıyorlar, öyle değil mi? | Open Subtitles | على أية حال سوف ينتهون من مشلكة ذلك الطريق وعندما ينتهون سوف يبدؤون من جديد , أليس كذلك ؟ |
Bu genç ikizler, dünyanın açık düzlüklerinde yaşayan birçok hayvanla paylaştıkları göçebe yaşamına başlıyorlar. | Open Subtitles | التوأم الصغار سوف يبدؤون حياة الرّحّالة التي يشاركونها مع معظم الحيوانات في السهول المفتوحة في العالم |
Fikrin ilçe veya kasabada nasıl yürüyebileceğine bakan bilgilendirici bir program başlatıyorlar. | TED | يبدؤون بتشغيل برنامج للتوعية يبحث في كيفية جعل هذا يعمل في الواقع في المدينة. |
Hükümetimiz ve Amerikalılar cesetleri bulup soruşturma başlatacaklar. | Open Subtitles | الا تعتقد ان حكومتنا و الأمريكيون سيجدون تلك الجثث. و يبدؤون التحقيقات |
Çok az canlı, hayata böyle düşük bir... başarı ihtimaliyle başlar. | Open Subtitles | قليل من المخلوقات يبدؤون حياتهم وفرص نجاحهم تجتمع ضدهم |
Aynı iddiaları tekrar ve tekrar yeteri kadar tekrarlarsanız insanlar geçek olduğuna inanmaya başlar. | Open Subtitles | و إذا ما كررتِ الإدعاءات بشكلٍ كاف، مجدداً و مراراً و تكراراً، الناس يبدؤون بتصديقها، هذه طبيعة البشر. |
Ve düşünmemeye çalışırsın, ama kafanda tekrar tekrar canlandırırsın, ve sonra arkadaşların sana acımaya başlar, o zaman ne yaparsın? | Open Subtitles | وتحاولي أن تتوقفِ عن التفكير بالأمر، لكن يستمر الأمر برأسك مراراً وتكراراً وأصدقائك يبدؤون بالتعاطف معكِ، |
görüntülerini aldığınız zaman “Şimdi TV’deyiz baba” mesajını gönderirler ve onlarda geri el sallamaya başlar. | TED | وعندما تقوم بتصويرهم وتصل إليهم الرسالة التي تقول، "الآن نحن على التلفاز يا أبي"، يبدؤون بالتلويح مرة أخرى. |
Karınca sayısı açısından kararlı sayıya ulaşınca... ...tekrar üremeye başlarlar. | TED | وعندما يصلون إلى هذا الحجم، من حيث عدد النمل، فإنهم يبدؤون بالتكاثر. |
Doğar doğmaz kızlara kur yapmaya başlarlar. | Open Subtitles | بمجرد ولادتهم يبدؤون بمغازلة الفتيات الجميلات |
İnsanlar daha parayı almadan böbürlenmeye başlarlar. Bu konuda hiçbir şey duymadım. | Open Subtitles | فالناس يبدؤون بالتباهي، حتى قبل إستلامهم المال لم أسمع شيئاً عن هذا الأمر |
Görüşmeye başlarlar. Kız, erkeği vampirleştirmek istemez. | Open Subtitles | يبدؤون في مواعدة بعضهما ، لكنها لاتريده أن يصبح مصاص دماء |
Konuştuğumuz gibi Birleşmiş Milletler'deki ara bulucular yeni bir anlaşma üzerinde tartışmalara başlıyorlar. | TED | حالياً هناك مفاوضون في "الأمم المتحدة" يبدؤون مباحثات للتوصل على اتفاق جديد للقيام بذلك، |
Dedektif romanlarında işe nasıl başlıyorlar? | Open Subtitles | كيف يبدؤون في روايات المحققين؟ |
Stanfield MLK ile Monroe arasındaki bütün köşeleri işletiyor ve 11 civarında falan başlıyorlar. | Open Subtitles | ستانفيلد) يُسيطر على كل الزاويا) (من (أم.آل.كي) إلى (مونرو يبدؤون بالظهور عند الساعة 11 أو نحوها |
Başkan Yard. hazır. iletişimi başlatıyorlar. | Open Subtitles | إن نائب الرئيس مستعد إنهم يبدؤون الاتصال |
Fırlatma işlemini başlatıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يبدؤون الإطلاق |
Hükümetimiz ve Amerikalılar cesetleri bulup soruşturma başlatacaklar. | Open Subtitles | الا تعتقد ان حكومتنا و الأمريكيون سيجدون تلك الجثث و يبدؤون التحقيقات |