"يبقيها" - Translation from Arabic to Turkish

    • tutuyor
        
    • tutan
        
    • tutmak
        
    • saklıyor
        
    • tutar
        
    Onu sıvı halde tutuyor, bu sayede bu kadar hızlı ilerliyor. Open Subtitles إنه يبقيها متدفقة، إنها تسير بسرعة فائقة
    Onu kaçıran her kimse, gözlerden uzak tutuyor. Open Subtitles أي كان من إختطفها، فهو يبقيها بعيدا عن الأنظار
    Yıldızları ve gezegenleri görebiliriz, fakat onları ayrı tutan veya birleştiren şeyi göremeyiz. TED بإمكاننا رؤية النجوم والكواكب, لكن لا يمكننا رؤية ما يبقيها متباعدة أو ما يجمعها معاً.
    Eğer durum böyleyse onu silindirde tutan nedir? Open Subtitles إن كانت القضية كذلك,ما الذي يبقيها داخل الإسطوانة؟
    Aslında, gerçekten okumadığı zamanlar, gözlüğünü göğüs cebinde tutmak Sir Roger'ın adetiydi. Open Subtitles في الواقع كانت من عادته حينما لا يقرأ أن يبقيها عند جيب الصدر
    Numaraları şirketteki ofisinde saklıyor, ...gerçek planları ise, bu evde tutuyor. Open Subtitles إنّه يبقي الأرقام على الملف في مكتب الشركة، والمخططات الفعليّة يبقيها في منزله
    Lucy onu içeri alana kadar nanitler hayatta tutar. Open Subtitles ينبغي أن يبقيها على قيد الحياة طويلة بما فيه الكفاية للوصول الى لوسي،
    Onu maruz bıraktığımız manyetik rezonans biçimi onu her daim sakin halde tutuyor. Open Subtitles طبقة الرنين المغناطيسي الذي وضعناه عليها يبقيها في حالة هدوء دائمة
    Makineler onu hayatta tutmuyor, uykuda tutuyor. Open Subtitles العلاج لم يكن يبقيها حيّة بل يبقيها بغيبوبة
    Kısaca özetliyorum, bu onun babası yaklaşık 70 yıldır böceklerle kızını hayatta tutuyor. Open Subtitles كان يبقيها حية مستغلاً الحشرات منذ سبعين عاماً
    Adanın tamamını okyanusa kaymasın diye tutuyor gerçekten! Open Subtitles , أنه في الواقع يمسك كامل الجزيرة ! يبقيها من الأنزلاق إلى المحيط
    Onu canlı tutan tek şey içindeki iblis. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي يبقيها على قيد الحياة هذا الكائن الشيطاني بداخلها
    Umut onu hayatta tutan tek şey. Open Subtitles الأمل هو الشيء الوحيد الذي يبقيها متماسكة
    Onu seven, güvende ve sıcak tutan bir adamla mutlu bir yuva kurmak. Open Subtitles في بيت سعيد و رجل يحبها و يبقيها آمنة و دافئة
    Soğuk denizlerde sıcak tutan tüyleri... şimdi onu boğuyor. Open Subtitles معطف كثيف من الريش يبقيها دافئة في البحار الباردة، يخنقها الآن
    Solunum cihazı onu hayatta tutan tek şey. Open Subtitles جهاز التنفس هذا هو الشيء الوحيد الذي يبقيها على قيد الحياة
    Sıcak tutmak için ayaklarıyla, gevşek karın derisi arasında sakladığı tek bir yumurtayı. Open Subtitles بيضةتستقرعليمقدمةقدمه ، و يبقيها دافئة تحت إنتفاخ معدته.
    Sicak tutmak icin ayaklariyla, gevsek karin derisi arasinda sakladigi tek bir yumurtayi. Open Subtitles بيضةتستقرعليمقدمةقدمه ، و يبقيها دافئة تحت إنتفاخ معدته.
    İlaç hamileliğinin son dönemlerinde onu... hayatta tutmak için tasarlanmıştı. Open Subtitles لقد صمّم لكي يبقيها حيّة -خلال الأيّام الأخيرة من حملها
    Dünyada bundan 7 tane var ve bu adam arabayı kasada saklıyor. Open Subtitles هناك سبعة نسخ منها وهذا الرجل يبقيها مقفلة في قبو ما
    Bu onu bir saat kadar uzak tutar. Open Subtitles .هذا يجب أن يبقيها خارج النظام لمدة ساعة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more