"يتحدى" - Translation from Arabic to Turkish

• meydan okuyor
• karşı çıkan
• meydan okuyan
• meydan okur
• kimliğimizi

Bu hoşuma gidiyor çünkü bu bizim tasarımımıza, üretimimize ve hatta dağıtımımıza meydan okuyor.
ويعجبني هذا لأنه يتحدى طريقة تصميمنا للأشياء، وبناءها وربما طريقة توزيعها.

Bu yanmış,nasırlaşmış ten... ..sıcağa,soğuğa yıllara meydan okuyor....
هذا الجلد, جلدك محترق, خشن يتحدى الحر, البرد, السنين

Ama burada biri bu çocuklara oyun konusunda meydan okuyor.
ولكن هناك شخص ما يتحدى هؤلاء الأطفال في هذه المنطقة ليمارسوا اللعبة

Sheldon bu iş için en kalifiye insan ve yer çekimine karşı çıkan memeler de bunu değiştirmeyecek.
شيلدون هو الأكثر تأهيلا للمنصب و لا يوجد صدر يتحدى الجاذبية يمكنه أن يغير ذلك

Bilimin ideali, insanlığa meydan okuyan halidir.
يكونُ العِلم في أفضل حالاته عندما يتحدى ليخدم البشرية.

"Oğul babasına meydan okur ve sadece biri hayatta kalır."
عندما يتحدى الأبن الأب فلا يكون هناك سوى طريقة واحدة

Diğer yandan, birisi kimliğimizi sorgulayabilir veya yansıma olarak kendimiz de sorguluyor olabiliriz.
من جهة أخرى، ربما هناك شخص يتحدى هويتنا، أو، بعد تفكير، ربما نحن نتحدى أنفسنا.

Bir şey olsun ya da olmasın insanlar birbirine her zaman meydan okuyor.
يتحدى الناس بعضهم لو حدث أي شيء أو لم يحدث سيد يب

Maureen Delacroix güzelliği yüzlerce kâlbi kırmıştır ve hâlâ yerçekimine meydan okuyor.
مورين ديلاكروا الوجه، الذي كسر ألف قلب وذلك الحضن الذي لا يزال يتحدى الجاذبية

Hepsi de şok edici gerçeğe meydan okuyor.
كل يتحدى الحقيقة الصاعقة

Herkese meydan okuyor.
إنّه يتحدى الجميع.

Baban liderlik için meydan okuyor!
(ميجور) يتحدى والدك من أجل قيادة القطيع!

Bir usta başka bir ustaya meydan okuyor.
مُعلم يتحدى مُعلم آخر.

Efendi Ho ringe çıkıp benimle onuruyla savaşmanız için hepinize meydan okuyor.
سيّد (هو) سوف يتحدى أيّ منكم .بالتواجد على الحلبة ويقاتلني بشرف

Simon'ın cinselliği kategorizasyon'a meydan okuyor.
الجنسية سيمونز "يتحدى التصنيف.

Öğrenci ustaya meydan okuyor.
أووه التلميذ يتحدى المعلم

Bildiğin gibi kendisi, Ekaterinburg'da bulunan Romanov kalıntılarının gerçek olduğuna dair Rusların iddiasına karşı çıkan biridir.
انه كذلك,بالطبع انا اعلم,يتحدى الادعاء الروسى اثار (رومانوف) التى وجدت بـ إيكاديرينبيرج)) موثوق بها))

Evet, Chloe'nin yer çekimine meydan okuyan göğüslerinin yanında, mayo ile dikilen sen değilsin tabii.
انتِ لست التي ستقف في بزه سباحه بجانب كلوي هي وصدرها الذي يتحدى قوة الجاذبيه

Zalim ve insan zekasına meydan okuyan alçak bir vampir olduğu söyleniyor.
يُقال عنه أنه قاسٍ مصاص دماء يتحدى منطق اليشر

Daha eşit ülkelerde çok daha fazla ki bu da rekabete dayalı, sınıflara ayrılmış toplum yapısının daha yaratıcı ve yenilikçi olduğuna dair asırlık görüşe meydan okur.
الإبتكار : أعلى في البلاد الأكثر مساواة. وهذا يتحدى الفكرة القديمة أن المجتمع الطبقي التنافسي

Yani çoğu zaman hiç kimse iyi insan kimliğimizi sorgulamaz ve kararlarımızın ahlaki çıkarımları hakkında çok fazla düşünmeyiz ve modelimiz, çoğunlukla gitgide daha az ahlaki davranışa doğru kıvrılıp gittiğimizi gösteriyor.
لذا معظم الوقت، لا أحد يتحدى ذلك الجانب الجيد بداخلنا لذلك نحن لا نفكر كثيرًا في النتائج الأخلاقية لقرارتنا، وتُظهر نماذجنا أننا ننتقل بعد ذلك نحو سلوك أخلاقي أقل وأقل في معظم الأوقات.