Bazı şeylerin gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum. Her neyse. | Open Subtitles | لقد كنت اشعر بهذا لقد كان حلم اجمل من ان يتحقق |
Belki de uzun süre düşlenen bir hayalin gerçek olması gibiydi. | Open Subtitles | أو قد تكون اللحظة التي يتحقق فيها حلماً رغبت به طويلاً |
Arka odayı kontrol etmedi, motosikletini bankanın önüne park etti. | Open Subtitles | لم يتحقق من الغرفة الخلفية ركن سيارته فى مقابله مباشرة |
Ofisi uygun zamanları kontrol ediyor ya da öyle diyorlar. | Open Subtitles | , مكتبه يتحقق من المواعيد المتاحة أو هذا ما يدعونه |
Bunun gerçekleşmesi için aradığınız şeyi, | TED | ستجدون، وسأخبركم في دقيقة، ما تبحثون عنه لجعله يتحقق. |
gerçek, ulaşamadığın hayaller... ve gazetelerde adının sadece ölüm ilanlarında geçmesidir. | Open Subtitles | الحقيقة حلم لا يتحقق و لن يكتب أحد اسمك على الورق الى أن تموت |
gerçek, ulaşamadığın hayaller... ve gazetelerde adının sadece ölüm ilanlarında geçmesidir. | Open Subtitles | الحقيقة حلم لا يتحقق و لن يكتب أحد اسمك على الورق الى أن تموت |
Avucumun içine yerleşen yumuşacık beş parmak gibi her şey gerçek olabilir. | Open Subtitles | , كل هذا كان يمكن أن يتحقق , كريش بخمس أصابع , انطوى على كفى |
İş masraflarına son. Rüyalarım gerçek oluyor. | Open Subtitles | لا للمزيد، ليس كل إسبوع لا مزيد من الهراءات، حلمي يتحقق |
Miller ötesinden bir söylenti başlatırsın, ...ve kimse kontrol etmez. | Open Subtitles | تبدأ بإشاعة عن بعد مئات الأميال لا احد يتحقق منها |
Avukatım karakolda söylediklerinize kulak misafiri olmuş. Ben de söylediklerini kontrol ettim. | Open Subtitles | لقد سمعك مُحاميّ في مركز الشُرطة، لذا أمرته أن يتحقق من أمرك. |
Onların her 30 saniyede bir e-postaları kontrol eden bir adamları var. | Open Subtitles | هناك هذا الرجل أكثر هناك الذي يتحقق بريده الإلكتروني كل 30 ثانية. |
Bu riski önlemek için koronavirüslerin eşsiz bir özelliği var: çoğalma hatalarını kontrol eden ve hataları düzelten bir enzim. | TED | لتجنّب ذلك، تملك فيروسات الكورونا ميزةً فريدة: وهو أنزيم يتحقق من وجود أخطاء في عملية النسخ ويصححها. |
Ve şimdi kendi aileni kurduktan sonra tekrar seninle Olmak bir rüyanın gerçekleşmesi gibi bir şey. | Open Subtitles | والآن وجودي معك وأنت تؤسسين عائلتك الخاصة أشبه بحلم يتحقق |
Bir kaşık dolusu kocaman bir "rüya gerçekleşiyor" payına ne dersin? | Open Subtitles | على رسم البسمــة على مُحيـاي مــا رأيك بملعقة مملوؤة بـهذا الـ "حلــم يتحقق" ، بحجم كبيــر ؟ |
Bürokrat olma hayalim de gerçekleşebilir. Bürokrat? | Open Subtitles | وحلمي أن أصبح احد اعضاء الحكومة قد يتحقق ايضا |
5 yaşından beri tuttuğun bütün Noel dilekleri gibi bu da gerçekleşmeyecek. | Open Subtitles | ومثل جميع الكرسمس الذي حظيتها منذ كان عمرك خمس هذا لن يتحقق |
Bu koronun parçası olmak rüyanın gerçeğe dönüşmesi, çünkü daha önce hiç bir koroda bulunmadım. | TED | انه حلم يتحقق ان اكون جزء من هذه الجوقة حيث اني لم اكن جزء من واحدة من قبل |
Londra bize çok şey bildirdi ama bunların çok azı gerçekleşti. | Open Subtitles | لقد أبلغتنا بأشياء كثيرة و قليل جداً يبدو أنه يتحقق |
Çünkü pek çok kez, en iyi olan gerçekleşmez. | Open Subtitles | , لأننا نفعل ذلك كثيراً لكن لا شئ يتحقق |
Hayatı boyunca babamın hasretini çekti ancak o hayali gerçekleşmedi. | Open Subtitles | طول حياتها أفتقدت أبي, لكن حلم لقاءها به لم يتحقق. |
Kâbusunun ikinci defa gerçekleşmesini izlemek zorunda kalmayacak. | Open Subtitles | لن يكون موجود لرؤية كابوسه يتحقق للمرة الثانية |
Bay Bernstein, yaşamlarından çok uzakta, olmayacak bir düş için umutla bekleyen insanlar var. | Open Subtitles | سيد برستين ، بعض الناس يجلسون ليروا حياتهم تمر سدى على أمل وعد لن يتحقق |
Alabama'nın Jane Austen'i olma hayalin gerçekleşecek. | Open Subtitles | حلمك بأن تكونى جان أوستن بألباما سوف يتحقق |
Biri Blake'e benim geçmişimi araştırmasını söylemiş. | Open Subtitles | ولكن هذا امر اخر احدا ما امر بلايك ان يتحقق من خلفيتي |
Bu gerçekleşen bir hayal! Her zaman seninle buluşmak istemiştim, Phillip! | Open Subtitles | اوه, هذا حلم يتحقق, لطالما أردت مقابلتك يا فيليب. |