Bir beyefendi, Tanrı'ya şikayet etmez ve yanlışları için diğerlerini suçlamaz. | Open Subtitles | إن الشريف لا يتذمر من أحكام السماء، لكنه يتحمل ضغائن الناس. |
elindeyse, sadece, ceviz ağacının altındayken seni hiç rahatsız etmeyen ... sivrisineklerden oradan geçen büyükler yüksek sesle şikayet ettiğinde... dans ettirdiğin bir küçük kukla olurdu. | Open Subtitles | وحيث كنت تحمل دمية صغيرة وتجعلها ترقص حينما مر رجل بالغ يتذمر من البعوض الذي لم يكن ليزعجك تحت الشجرة |
Neden bu kadar gergin hissettiğimi Frank'le Alice'in neden şikayet ettiklerini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أدري لماذا كنت متوترة و لماذا يتذمر فرانك و أليس هذا سهل جداً |
- Romatizmadan şikâyet etmiş. - "Hafif bir ağrı" demiş. | Open Subtitles | ــ ألم تسمعيه يتذمر من الروماتيزم ــ قال أنه كان ألم بسيط |
Evet biliyorum. Sürekli neden özel menüleri yok diye mızmızlanıyor. | Open Subtitles | أجل, أعلم هذا, دائماً ما يتذمر بعدم وجود أطباق خاصة عندهم |
Sürekli dırdır eden kişi artık burada değil. | Open Subtitles | الشخص الذي يتذمر طوال الوقت غير موجود. |
Şu anda sağlığından şikayetçi. Ülseri ve migreni var. Aşırı şiddete eğilimli. | Open Subtitles | يتذمر بشأن صحتة الآن,يعاني من القرحة و صداع الشقيقة ,و هو عنيف جداً |
Bir adaya adam yasaklamak güzel kadın ile dolu ve hala yakınıyor. | Open Subtitles | لا أصدق هذا أنفى الرجل لجزيرة مليئة بالنساء الجميلات ومازال يتذمر ؟ |
Bütün aileler süresini dolduracak. Hadi. Bak, Bill Parker yakınmıyor. | Open Subtitles | راي على جميع الأهل ان يؤدوا واجبهم لا نرى بيل باركر يتذمر |
Buraya ayrı ayrı geleceğiz. Sürekli sızlanıyor. | Open Subtitles | سيأتي كل منّا بمفرده، لأنّه يتذمر دائما. |
Bir keresinde Michael otobandaki şu tümseklerden şikayet etmişti. | Open Subtitles | ذات يوم مايكل جاء يتذمر من مطب تخفيف السرعة على الطريق |
Her zaman, rahat bir yatağı olmamasından şikayet ederdi. Ya bir evin içindeyse? | Open Subtitles | دائما ما كان يتذمر من عدم وجود سرير لطيف لينام عليه |
Sizi uyarayım, Bay Brown şakalarımı sevmez. Modadan başka hiçbir şeyle ilgilenmediğimden şikayet eder durur. | Open Subtitles | احذرك فان السيد براون لا يحب مزاحي يتذمر باني لا اهتم بشيء غير الازياء |
Ailemin kuralıdır bu ve kimse şikayet etmez | Open Subtitles | لقد كان قاعدة واحدة يملكها والداي و لا أحد يستطيع أن يتذمر أبداً |
Evet. Piç kurusu kazandığında bile şikayet ediyor. | Open Subtitles | نعم، صاحب الوجه المشؤوم يتذمر حتى وهو رابح |
Ama müşterilerden şikayet getirebilirim. | Open Subtitles | لكني اراهن استطيع ان اجلب لنا عميل يتذمر يسعدني ان اجرب |
- Evet. Bende. - Hala ağrıyan dirseğinden şikayet ediyor. | Open Subtitles | نعم و أنا أيضاً و لكنه ظل يتذمر و يشتكي من قرحة في كوعه |
Karanlık sokakları kötüleyen casuslardan idarenin kararlarına şikâyet edenlerden değilsin. | Open Subtitles | لست مجرد عامل يتذمر بالأزقة المظلمة و يتشكى من القرارات الإدارية |
Böylece, kimsenin canını sıkmaz. Asla şikâyet etmez. | Open Subtitles | هكذا لن يكون أي شخص اخر ولن يتذمر مطلقا |
Miles ikinci sahnenin başından sonuna kadar tamamen hareketsiz kalmaktan şikâyet ederdi. | Open Subtitles | مايلز" كان يتذمر من أن عليه" أن يبقى مستلقياً بلا حراك خلال المشهد التالي كاملاً |
İçeri girdiğinden beri mızmızlanıyor! | Open Subtitles | ! كان يتذمر منذ لحظة وصوله |
Birileri de dırdır etmeli. | Open Subtitles | لا بد وأن يتذمر أحداً. |
Ve şu şikayetçi tanık mı? | Open Subtitles | وهو يتذمر من الشهاده ؟ |
Bu gece görevlerini seviyorum diyebiliriz. Oysaki bazıları yakınıyor. | Open Subtitles | ، إنني أستمتع مع هؤلاء السَّهَرة . في حين أن البعض يتذمر منها |
-Carlton yakınmıyor mu? | Open Subtitles | ألا يتذمر (كارلتون)؟ |
Borcu istediğimde hep sızlanıyor. | Open Subtitles | يتذمر في كل مرةٍ أسأله عن المال، |