"يتردد" - Translation from Arabic to Turkish

    • tereddüt
        
    • çekinmeyecektir
        
    • sık
        
    • sıkça
        
    • yankı
        
    • yankılanıyor
        
    • yankılanan
        
    • Dedikodulara
        
    • sesi yankılansın
        
    Zaten iki defa öldürdüğünü ve bir daha öldürmeye tereddüt etmeyeceğini söyledi. Open Subtitles قال انه قتل مرتين من قبل, وانه لن يتردد فى القتل ثانية
    Çok sert vurmak zorunda değildin. Hiç tereddüt bile etmediğini fark ettim. Open Subtitles لم يكن يفترض أن تضرب بهذه القوة بخلاف أنه لم يتردد أصلا
    Eğer terk edilme hassasiyeti varsa Emma'yı öIdürmeye tereddüt etmeyecektir. Open Subtitles ان كان يعاني من مشاكل هجران فلن يتردد بقتل إيما
    Düşman ölümcül güç kullanmaktan çekinmeyecektir. Üç ila beş ajan göndermenizi öneriyoruz. Open Subtitles هذا العدو لن يتردد لإستخدام القوة القاتلة من ثلاثة إلى خمسة عملاء موصى بهم
    Benim gibi birinin ahlak ilkelerinden ötürü tereddüt ediyor olmasının komik geldiğinin farkındayım. Open Subtitles أعرف أن هذا يبدو سخيفًا لشخص مثلي كي يتردد بالتصرف على أسس أخلاقية.
    Silahlarınız dolu olsun ve hiçbiriniz tereddüt etmeyin. Hoşuma gitti. Open Subtitles لكن أسلحتكم محشوة، ولم يتردد أيّ واحد منكم، يعجبني ذلك.
    Tanıdığım Suriyeli bir genç, hayatı mutlak tehlike içindeyken tereddüt etmediğini söyledi. TED أخبرني طفل سوري لاجئ أعرفه بأنه لم يتردد عندما كانت حياته في خطر وشيك.
    Bir adam, zili çalmakta tereddüt ederek kapıda dikiliyordu. TED كان هناك رجل على الباب، يتردد في قرع الجرس
    Her ne kadar önüne çıkan ilk fırsatta... sevdiklerini kurban etmekte bir an bile tereddüt etmediğini... çok iyi bilsek de. Open Subtitles نحن نعرف بأنه لا يتردد بالتضحية بأقربائه لو أضطر لذلك
    Böyle büyük bir sorumluluğu almakla karşılaştığı zaman, tereddüt etmeyecek bir adam olsaydı, onu seçmezdim. Open Subtitles إذا لم يكن من النوع الذى يتردد حين يواجه بمسؤولية عظيمة كهذه لما قمت باختياره
    Birini öldüreceğin zaman, tereddüt etmemelisin. Open Subtitles حينما يوشك المرء على القتل، فلا يجب أنْ يتردد أبداً
    Bu ülke ve bu odadakiler için büyük bir kayıp olacak, ...ama eminim ki o da bu karar vermekten kesinlikle pişmanlık ve tereddüt duymayacaktı. Open Subtitles سيكون خسارة كبيرة لهذه البلاد ولنا كلنا في هذه الغرفة لكن أنا متأكد انه لن يتردد لأخذ نفس القرار الذي إتخذته
    Üçüncü bölge antrenörü Jim Colborn tereddüt bile etmedi. Open Subtitles ٌ جيم كولبورن ٌ ، المدرب الأساسي الثالث لم يتردد حتى
    Karardan sonra ona ortaklık teklif ettim. tereddüt etmedi. Open Subtitles بعدما أصدر القاضي حكمه سألته أن يشاركني ولم يتردد
    Naziler, Yahudiler'i toplamaya başladıklarında tereddüt etmedi. Open Subtitles عندما بدأ النازيون بملاحقة اليهود في وقتنا فانه لم يتردد أبداً
    Eğer babasını vurduysa bizim için gelmekten çekinmeyecektir. Open Subtitles إذا ضغط الزناد لكي يقتل والده فإنه لن يتردد لكي يأتي في أثرنا
    Öfkesini sık sık ondan çıkarıyormuş, kadın da onu kovmuş. Open Subtitles كان يتردد عليها كثيرا , لقد ألقَت به في الخارج
    Yani, cevap evet çocuğu eşcinsellerin sıkça uğradığı bir bara götürdünüz. Open Subtitles إذاً فالجواب هو نعم.. أخذتَه إلى حانة يتردد عليها مثليو الجنس.
    Şimdi senin adını söyleyeceğim ve kaç kez yankı yapacağına bakacağız. Open Subtitles الآن سوف أنادي بإسمك و أنظري أي إسم يتردد
    Sesi, buz kristalleriyle çok iyi yankılanıyor. Open Subtitles فصدى صوتها يتردد بشكل مثالي عبر بلورات الثلج
    Gece boyunca suyun üstünde kalmaya çabalarken, ciğerinden kopup gelen çığlık yalnızca yankılanan çığlıklar olarak geriye döner. Open Subtitles ظلّ في الماء طوال الليل .. وهو يصرخ بملئ فمه وصدى صرخاته يتردد ..
    Neyse, Dedikodulara göre kız daha yeni boşanmış. Open Subtitles على أي حال، يتردد أنها قد حصلت على الطلاق للتو
    #Davulları öyle bir gümletin ki... #...hem Londra'da hem Lanka'da #...sesi yankılansın. Open Subtitles "طبول ويتردد بشدة." "إذا كان من لندن أو سري." "ومن يتردد في كل مكان،."

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more