"يتفاخر" - Translation from Arabic to Turkish

    • övünürdü
        
    • övünüyor
        
    • hava
        
    • övünmez
        
    • böbürlendi
        
    • övünen
        
    • övünüp
        
    • böbürlenen
        
    • övündüğünü
        
    • böbürlenip
        
    • övünüyordu
        
    • böbürlenmeye
        
    • böbürlenirken
        
    • böbürlenmesinden
        
    Bu konuda her zaman övünürdü. Bizi hep bir araya toplardi... Open Subtitles الوغد كان يتفاخر بهذا كلّ الوقت, لقد جمع الطلاب و أخبرهم!
    Kendisini mastürbasyon müptelası olarak tanımlıyor, ...aynı zamanda verimli bir mastürbasyoncu olarak biliniyor bu konuda övünüyor bile. Open Subtitles الذي قد يصفه البعض بأنه عاشق للاستمناء الرجل الذي معروف بـ كونه مستمني بغزارة الذي يتفاخر حتى بالاستمناء
    Kazandığı üniversite bursu ile hava atıyor... Sanki ben daha önceden American Astrofizik günlüğünde okumamışım gibi. Open Subtitles وهو يتفاخر بهذا انا لم اقرأ عن اختراعته فى المجله الامريكية للفيزياء
    Övünmüyor. Sen övünmez miydin? Open Subtitles لا يتفاخر ألم تكوني لتفخري في مكانه؟
    böbürlendi dediniz, nasıl? Open Subtitles لقد قلت بأنه كان يتفاخر , كيف؟
    Arizona'da yırttığı suçlarla övünen bir herifle aynı hücrede kalıyordum. Open Subtitles الذي كان دائما يتفاخر حول الاشياء التى تخلص منها
    Bana aldığı pasta konusunda övünüp duruyordu. Open Subtitles لقد كان.. لقد كان يتفاخر بخصوص الكعكة ..التي أحضرها لي
    "Atlılar" yazan, Atlılar'ı görmekten böbürlenen her yazı. Open Subtitles أي شيء يذكر فيه الفرسان، أو يتفاخر حول مشاهدته للفرسان
    Bazı çocukların, BZ'in onu otele götürmekle övündüğünü söylediklerine kulak misafiri olmuşlar. Open Subtitles و لقد سمعوا الأولاد يقولون أن ب ز يتفاخر بأنه اصطحبها إلى فندق
    Tek bildiğim çıktığında yapacağı bir anlaşma için böbürlenip duruyordu. Open Subtitles كل ما أعرفه هو إنّه بقي يتفاخر حول إتفاق ما سيُجريه عندما يخرج
    Kim Seung Hyun'u öldürmek için birilerini tuttuğunu söyledi. İnsanlara onunla içtiğini söyleyip övünüyordu. Open Subtitles قال أنه دفع لأشخاص كي يقتلوا كيم سيونج هيان كان يتفاخر بالأمر أمام الأشخاص الذين كان يشرب معهم
    Kardeşin şu an onun yanında ve şüphe yok ki batıya nasıl tek başına yelken açtığı ve tek başına kazandıkları hakkında çoktan böbürlenmeye başlamıştır. Open Subtitles ،حسنٌ، هذا مكان تواجد أخيك الآن ولاشك أنه يتفاخر الآن بشان إبحاره تجاه الغرب بمفرده وكل ما أنجزه بمفرده
    Onu malının kalitesiyle ve işiyle böbürlenirken çektik. Open Subtitles حصلنا عليه يتفاخر حول النوعية ، حول عمله
    Sadece sarhoş olmasından ya da seni dövdüğü için böbürlenmesinden bahsetmiyorum. Open Subtitles لا أتحدّث عن حالته حينما كان ثملاً، و قدّ كان يتفاخر بأن هزمه لكَ.
    Baban her zaman senin hakkında övünürdü. Open Subtitles والدك كان يتفاخر بك طوال الوقت
    Ne zaman kötü bir şey yapsa hep övünürdü tüm yaptığı günah çıkarmak ve bu hiç yaşanmamış gibi davranmaktı. Open Subtitles اعتاد أنْ يتفاخر دائماً أنّه كلّما فعل أي شيء سيئ، كل ما كان عليه القيام به الذهاب للاعتراف وكان الأمر كما لو أنّه لم حدث حتى.
    Ayrıca zeytinyağı tüccarı Bredani'yi öldürdüğüyle ilgili övünüyor. Open Subtitles وأيضاً يتفاخر بقتله لـ (بريداني) قاتل الزيتون
    övünüyor çünkü o yapmadı, Booth. Open Subtitles هو يتفاخر لأنه لم يفعلها بوث
    Eğer bir avcı, diğer köylülere, başarısıyla hava atarsa, onu öldürüyorlar ve derisinden yapılmış bir davulla, şeytanın ruhunu kovuyorlar. Open Subtitles ..عندما يتفاخر الصياد بنجاحه أمام بقية القرية.. فإنهم يقتلونه, ويطردون بذلك الأرواح الشريرة..
    Normalde Phil bununla övünmez, çünkü övünemez. Open Subtitles من الطبيعي، أنّ (فِل) لن يتفاخر بالأمر، لأنه لا يستطيع
    Kurduğu ağın 6 yıl önce İzlanda'da bankacılığı nasıl çökerttiği konusunda böbürlendi.. Open Subtitles إنه يتفاخر بشبكته التي تسببت بانهيار مصرف (أيسلندا) منذ 6 سنوات
    - Instagram'da yaptığı tatil ile övünen zengin bir salağın. Open Subtitles غنيُ مغفل رأيته يتفاخر برحلته على إنستقرام
    Formülün sadece beyninde olduğuyla övünüp dururdu. Open Subtitles لقد أحب أن يتفاخر بشأن أن المكان الوحيد الذي تتواجد به الوصفة هو رأسه
    Kapa çeneni, Charley, sırf şansı var diye böbürlenen bir adamı dinleyecek değilim. Open Subtitles خرس يا (تشارلي بيتس)، أنا لن أكون الشاهد على رجل والذي يتفاخر عندما يصبح محظوظاً
    YouTube'daki videonun birinde, duvara astığıyla ne kadar övündüğünü gördüm. Open Subtitles لقد وجدتُه على موقع "يوتيوب" يتفاخر كيف أنّه سيُعلّق واحداً منهم على جداره.
    Son fidyeden aldığı para hakkında böbürlenip duruyordu. Open Subtitles كان يتفاخر بالمال الذي حصل عليه من الفدية الأخيرة.
    Albay'a yaptıklarıyla övünüyordu. Open Subtitles لقد كان يتفاخر في النت عمّا قاموا بهِ للعقيد.
    Kardeşin şu an onun yanında ve şüphe yok ki batıya nasıl tek başına yelken açtığı ve tek başına kazandıkları hakkında çoktan böbürlenmeye başlamıştır. Open Subtitles ،حسنٌ، هذا مكان تواجد أخيك الآن ولاشك أنه يتفاخر الآن بشان إبحاره تجاه الغرب بمفرده وكل ما أنجزه بمفرده
    Onu malının kalitesiyle ve işiyle böbürlenirken çektik. Open Subtitles حصلنا عليه يتفاخر حول النوعية ، حول عمله
    Benim hakkımda böbürlenmesinden ne kadar nefret ettiğimi bilir. Open Subtitles اجل، لأنه يعلم كم أنا أكره ذلك عندما يتفاخر بي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more