Sadece bu da değil. Ağaca baktığında kendi kendine mırıldanıyor. | Open Subtitles | ، ليس هذا فقط بل إنه يحدق إلى الأشجار و يتمتم |
Vagonlarla ve yılan gözüyle ilgili bir şeyler mırıldanıyor. | Open Subtitles | كان يتمتم بأشياء عن عربات نقل وعيون ثعبان. |
Fark ettim çünkü üç adım arkamda mırıldanıp duran kimse yoktu. | Open Subtitles | لاحظتُ هذا لأنّه لم يوجد أحد يتمتم ويتمشى خلفي. |
Çoğunlukla mırıldandı. Söylediklerinden pek bir şey anlamadım yani. | Open Subtitles | كان يتمتم في الغالب ولم أفهم شيئاً مما قاله |
Herkes dışarıda bir ofis binasının dışında derbeder halde, kötü beslenmiş, bir şeyler mırıldanan veya kendi kendine bağıran evsiz bir insan görmüştür. | TED | فقد رأى الجميع رجلاً في الشارع غير مهذب، وربما بسوء تغذية، يقف خارج مبنى وهو يتمتم بنفسه أو يصرخ. |
İnfaz evinden öldürücü enjeksiyonun onlara fazla olduğunu mırıldanarak çıkarız. | Open Subtitles | نترك منزل الموت يتمتم تلك الحقنة القاتلة كانت جيّدة فقط لهم |
Mırıldanıyordu. Birinin vurulduğundan söz ediyordu. | Open Subtitles | ، لقد كان يتمتم شيء ما بخصوص إطلاق النار على إبنته |
Cep telefonuna baktığında da kendi kendine mırıldanıyor. | Open Subtitles | وأيضاً ينظر إلى هاتفه و يتمتم مع نفسه |
Mavi adam ve Zona gezegenine olan... ..görevi mırıldanıyor. | Open Subtitles | و ييبقى يتمتم لنفسه عن رجل أزرق "و عن المهمة لكوكب "زونا |
Kendi kendine mi mırıldanıyor? | Open Subtitles | إنه يتمتم مع نفسه ؟ |
- Ve sürekli bir şeyler mırıldanıyor. | Open Subtitles | -و طوال الوقت يتمتم |
Arada bir mırıldanıyor. | Open Subtitles | إنه يتمتم . |
mırıldanıp öne arkaya sallanarak dualar ediyordu. Ben de pantolonunu çıkarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كان يتمتم و يصلي و أحاول أن أنزع بنطاله... |
Ayrıca o adam, "o tehlikeli" diye mırıldanıp duruyor. | Open Subtitles | وهذا الرجل يتمتم باستمرار "إنها خطرة، إنها خطرة" |
Yalnızca o şeye mırıldanıp duruyor. | Open Subtitles | يتمتم وحسب لهذا الشيء |
Net olarak duydum. Sessizce "Yahudi" diye mırıldandı. | Open Subtitles | سمعته بوضوح كان يتمتم تحت أنفاسه يهودي |
Dükkana giren adamG Happ isimli biri hakkında mırıldandı. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} الرجل في المتجر ظل يتمتم بخصوص رجل إسمه (هاب). |
Kekeleyen, mırıldanan, sakar bir felaket ve kesinlikle hiçbir ortak noktamız yok. | Open Subtitles | انه يتلعثم و يتمتم , عبارة عن كارثة و لا يوجد بيني و بينه أيّ صلة |
Kendi kendine mırıldanan tuhaf bir adam vardı ve biri onu rahatsız ediyor gibi havayı dövüyordu. | Open Subtitles | كان هناك هذا الرجل الغريب، يتمتم لنفسه و يحرك الهواء كأن هناك شخص ما يزعجه |
Onun böyle mırıldanarak odada dolaşması beni güldürüyor! | Open Subtitles | تضحكني رؤيته يهمس و يتمتم في أرجاء الغرفة |
Sürekli kum olmayışıyla ilgili bir şeyler Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | ظل يتمتم بشيئ يتعلق عن الرمال وعدم وجودها هنا. |