| Doğru şeyi yaparak kendin Durdur. | Open Subtitles | اجعلهم أنت يتوقفون بفعل الصواب |
| Lütfen, onları Durdur. | Open Subtitles | أرجوك اجعليهم يتوقفون عن الهمس |
| Golf arabasıyla yaşlı insanların evinin önünde duruyorlar. | Open Subtitles | يتوقفون بعربات الغولف أمام منازل المسنين |
| - Ya da yolda beslenmek için duruyorlar. Söylemek istediğim, gidişatları tahmin edilebilir. | Open Subtitles | أو لأنهم يتوقفون لتناول الطعام فى الطريق الفكرة هى ، إن تحركهم يمكن توقعه |
| Bu adamlar başlayınca durmazlar sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أن هؤلاء الرجال حين يبدأون مرة فهم لا يتوقفون |
| Gece boyu sürerler. Hatta biri varsa dururlar. | Open Subtitles | أنهم يقودون طوال الليل أنهم يتوقفون اذا كان هناك شخص ما على القضبان |
| Bir çok şey yapıyorlar, hiç durmuyorlar. | Open Subtitles | يفعلون الكثير من الأمور ،لا يتوقفون أبداً |
| Onları nasıl durdurdun vaiz? | Open Subtitles | كيف جعلتهم يتوقفون أيها الواعظ؟ |
| - 10 mg haloperidol daha verin. - Durdur onları! | Open Subtitles | جرعة أخرى10ملليغرام من هالوبيريدول - دعيهم يتوقفون - |
| Onları Durdur! | Open Subtitles | إجعليهم يتوقفون |
| Durdur onları. | Open Subtitles | إجعلهم يتوقفون فقط |
| BU KIZ DA CİDDEN FACEBOOK SAPIĞI Ha bire mesaj atıp duruyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنّهم لا يتوقفون عن إرسال الرسائل النصيّة. |
| Ne bir yerde duruyorlar ne de yemek yiyorlar. | Open Subtitles | لا يتوقفون في أيّ مكان، ولا يأكلون أيّ شيء. |
| Fakat orada duruyorlar. | TED | و لكنهم يتوقفون عند هذا الحد. |
| Kabadayılar, önlerine biri çıkmadıkça durmazlar. | Open Subtitles | الأشقياء لا يتوقفون إلا لو واجههم شخص ما. |
| Ayakların yere değdiğinde koşmaya başlarlar ve durmazlar. | Open Subtitles | الثانية التي تطأ فيها قدمهم الأرض، يبدأون بالفرار، ولا يتوقفون |
| Fiziksel acıyı gidermek isteyen kişiler acı kaybolduğunda dururlar. | Open Subtitles | الأشخاص الذين هم بحاجة للتخلص من الألم الجسدي يتوقفون عن أخذ المسكنات بعد زواله |
| Neden durmuyorlar? Vaktimiz azaldı. Birinci sınıfa giremeyeceğiz. | Open Subtitles | لم لا يتوقفون, إن الوقت لدينا ينفذ سيطردوننا من الدرجة الأولى |
| Nefessiz kalıp, zirvede durdular ve, felce uğradılar, hepsi birden taşa döndüler. | Open Subtitles | مقطوعين الأنفاس, يتوقفون في القمة. كالمشلولين يتحولون إلى صخور بجانب بعضها. |
| Bazılarımız durup hayatın zorluklarının daha iyi insanlar olmamız için birer fırsat olduğunu düşünebilir. | Open Subtitles | القليل منا يتوقفون حتى يدركوا أن مصائب الحياه قد تكون خير لنا. ولتجعلنا رجالاً ونساءً أخيار |
| Kupon vermelerini durdurun. | Open Subtitles | واجعليهم يتوقفون عن توزيع كوبونات الخصم. |
| Teksas'ta, bir ineğin sütü kesilirse, onu beslemeyi bırakıyorlar sadece onu dışarı çıkarıp iki gözünün arasından vuruyorlar. | Open Subtitles | في تكساس , عندما تنضب البقرة فإنهم يتوقفون عن إطعامها بل يأخذونها للخارج و يطلقون عليها النار بين عينيها |
| Duracak gibi görünmüyorlar. Seni görene kadar duracaklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | ومن الواضح أنهم لن يتوقفوا لا أظنهم سوف يتوقفون حتى يرونك |