| Peki bunları seni aramaktan vazgeçmesini, çiçek yollamayı kesmesini ve seni rahat bırakmasını söyledikten önce mi, sonra mı oldu? | Open Subtitles | هذا رائع هل هذا قبل ام بعد ان اخبرتيه ان يتوقف عن الاتصال ويتوقف عن ارسال الورود ويتركك؟ |
| Çünkü baban Kripton'u kurtarmaya çalışmayı bırakmadı ve annende onun yanından ayrılmadı. | Open Subtitles | لأنه لم يتوقف عن انقاذ الكريبتون و أمك لم تكن لتتخلى عنه |
| Ondan istediğim mantıksız olmayı bırakması. | Open Subtitles | ما اريده منه ان يتوقف عن كونه غير عقلاني |
| Ve sırf büyükannemle büyükbabam bana sürekli şeker getirdikleri için. | Open Subtitles | وكل هذا بسبب جدي لا يتوقف عن جلب الحلوى لي |
| "İndie-rock" kliği ise benden ve bir de saçlarını eliyle düzeltmeyi bırakıp yıkanana kadar görüşmeyi reddettiğim bir çocuktan oluşuyor. | Open Subtitles | فرقه اندي روك والتي بها انا وطفل اخر ارفض ان اقابله حتى عندما يستحم, لا يتوقف عن تسطيح شعره بيده |
| Söyle, benim için üzülmeyi bıraksın. Kendi emekliliğine mal olur. | Open Subtitles | اخبره ان يتوقف عن الجزن علىّ سيؤثر هذا فى معاشه |
| Şimdi beni arıyordur. Asla durmayacak, biliyorum. | Open Subtitles | سيبحثون عني الآن أعرف أنه لن يتوقف عن ذلك |
| Yani, sen işinden ayrılırsa, akabinde... arılar bal yapmayı keser ve çiçekler ölür... ve herşey yerle bir olur. | Open Subtitles | أعني، إن اعتزلت عن عملك فستجد بعد ذلك النحل يتوقف عن إنتاج العسل و ستموت الأزهار و سينهار العالم كله |
| Ama Roger saat 5.00 olana kadar asla çalışmayı bırakmaz. | Open Subtitles | ولكن روجر لن يتوقف عن العمل حتى الساعة الخامسة |
| durmadan kağıt parçalayan ve ailesinin kağıt parçalamasını bıraktırmak için her türlü doktora götürdüğü bir çocuğun hikâyesi var. | Open Subtitles | هناك قصة لطفل صغير يستمر في تقطيع الورق و والديه ذهبوا به لكل الاطباء ليجعلوه يتوقف عن تقطيع الاوراق |
| Ama Owen bırakmak istememiş ve sonuç olarak... | Open Subtitles | لو أنه لم يتوقف عن عمل ذلك ولكن أوين لم يأبى التوقف لذا |
| Eğer o kanıtı yok edersen sen dahil, başkalarını incitmesini durdurmak için hiçbir şey kalmaz. | Open Subtitles | اذا قمت بتدمير هذا الدليل لن يكون هناك ما يجعلة يتوقف عن ايذاء الاخرين .بما فيهم انتِ |
| Alex'e evime, ailemin yanına döndüğümü ve aramayı kesmesini söyledim. | Open Subtitles | لقد اخبرت اليكس أنني عدت لعائلتي ويجب ان يتوقف عن مكالمتي |
| Anne, zombiye benimle ilgili atıp tutmayı kesmesini söyle. | Open Subtitles | أمي, أخبرى هذا المتحول أن يتوقف عن الحديث عني |
| Ona yeni bir araba alıncaya kadar beni rahat bırakmadı. | Open Subtitles | ولا يتوقف عن ازعاجى ابدا حتى اشترى له سيارة جديدة |
| İnanabiliyo musun, köpek adamı bırakmadı, bar sahibi ağzında köpüklerle... öylece yerde ölene kadar. | Open Subtitles | ,لن تصدق هذا ولكنه لم يتوقف عن عض مدير الحانة حتى رآه يحتضر على الأرض ويخرج زبد من فمه |
| Erkek tarafının bir nevi takmayı komple bırakması normal midir? | Open Subtitles | هل من الطبيعي أن الزوج يتوقف عن الإكتراث كليًا؟ |
| Bir de aranızda Kanadalılar hakkında sürekli kötü şeyler söyleyen bir adi zibidi varmış. | Open Subtitles | هذا واحد منكم أسوء من البقية كلهم نذل أبله لا يتوقف عن الكلام بسوء عن الكنديين |
| Hepinizden yaptığınız işi bırakıp beni dinlemenizi... istiyorum. | Open Subtitles | اريد من الجميع ان يتوقف عن ما يقوم به و ينصت لي |
| - Ya kameramanın. - Kafeini bıraksın, o iyi. | Open Subtitles | ماذا عن مصوري يا سيدي دعه يتوقف عن تناول الكافيين، لا بأس به |
| Listenin ona bir faydası yok. Bu karaciğerin kanaması durmayacak. | Open Subtitles | القائمه لا تساعده نستطيع العمل طوال الليل لكن هذا الكبد لن يتوقف عن النزيف |
| Yani, sen işinden ayrılırsa, akabinde... arılar bal yapmayı keser ve çiçekler ölür... ve herşey yerle bir olur. | Open Subtitles | أعني، إن اعتزلت عن عملك فستجد بعد ذلك النحل يتوقف عن إنتاج العسل و ستموت الأزهار و سينهار العالم كله |
| Güneş son kez yükseliyor diye dünya dönmeyi bırakmaz ki. | Open Subtitles | العالم لا يتوقف عن الغزل ومرة واحدة الشمس ترتفع في نهاية المطاف. |
| Susması çok tuhaf. Geçen gece durmadan konuşuyordu. | Open Subtitles | أصبح غريب الكلام ليلة أمس لم يتوقف عن الكلام |
| Ama bazen her şeyi kontrol etmeyi bırakmak zorundasındır. | Open Subtitles | ولكن أحياناً على المرء أن يتوقف عن السيطرة |
| Yalnızım. Yalnızca... Yalnızca ağlamasını durdurmak istedim. | Open Subtitles | لقد أرته فقط أن يتوقف عن البكاء |
| Garaja gideceğim ve benim pozisyonumdan vazgeçmesini isteyeceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى المرآب وأخبره أن يتوقف عن فعل ذلك. |
| İnsanlarla konuşmaya bir son vermeli. | Open Subtitles | وعليه أن يتوقف عن التحدث الى الناس |
| Saatler oldu ve o ağlamayı kesmiyor! | Open Subtitles | وكانت ساعات، وأنه لن يتوقف عن البكاء. |