"يتوقف عن" - Translation from Arabic to Turkish

    • kesmesini
        
    • bırakmadı
        
    • bırakması
        
    • sürekli
        
    • bırakıp
        
    • bıraksın
        
    • durmayacak
        
    • keser
        
    • bırakmaz
        
    • durmadan
        
    • bırakmak
        
    • durdurmak
        
    • vazgeçmesini
        
    • bir son
        
    • kesmiyor
        
    Peki bunları seni aramaktan vazgeçmesini, çiçek yollamayı kesmesini ve seni rahat bırakmasını söyledikten önce mi, sonra mı oldu? Open Subtitles هذا رائع هل هذا قبل ام بعد ان اخبرتيه ان يتوقف عن الاتصال ويتوقف عن ارسال الورود ويتركك؟
    Çünkü baban Kripton'u kurtarmaya çalışmayı bırakmadı ve annende onun yanından ayrılmadı. Open Subtitles لأنه لم يتوقف عن انقاذ الكريبتون و أمك لم تكن لتتخلى عنه
    Ondan istediğim mantıksız olmayı bırakması. Open Subtitles ما اريده منه ان يتوقف عن كونه غير عقلاني
    Ve sırf büyükannemle büyükbabam bana sürekli şeker getirdikleri için. Open Subtitles وكل هذا بسبب جدي لا يتوقف عن جلب الحلوى لي
    "İndie-rock" kliği ise benden ve bir de saçlarını eliyle düzeltmeyi bırakıp yıkanana kadar görüşmeyi reddettiğim bir çocuktan oluşuyor. Open Subtitles فرقه اندي روك والتي بها انا وطفل اخر ارفض ان اقابله حتى عندما يستحم, لا يتوقف عن تسطيح شعره بيده
    Söyle, benim için üzülmeyi bıraksın. Kendi emekliliğine mal olur. Open Subtitles اخبره ان يتوقف عن الجزن علىّ سيؤثر هذا فى معاشه
    Şimdi beni arıyordur. Asla durmayacak, biliyorum. Open Subtitles سيبحثون عني الآن أعرف أنه لن يتوقف عن ذلك
    Yani, sen işinden ayrılırsa, akabinde... arılar bal yapmayı keser ve çiçekler ölür... ve herşey yerle bir olur. Open Subtitles أعني، إن اعتزلت عن عملك فستجد بعد ذلك النحل يتوقف عن إنتاج العسل و ستموت الأزهار و سينهار العالم كله
    Ama Roger saat 5.00 olana kadar asla çalışmayı bırakmaz. Open Subtitles ولكن روجر لن يتوقف عن العمل حتى الساعة الخامسة
    durmadan kağıt parçalayan ve ailesinin kağıt parçalamasını bıraktırmak için her türlü doktora götürdüğü bir çocuğun hikâyesi var. Open Subtitles هناك قصة لطفل صغير يستمر في تقطيع الورق و والديه ذهبوا به لكل الاطباء ليجعلوه يتوقف عن تقطيع الاوراق
    Ama Owen bırakmak istememiş ve sonuç olarak... Open Subtitles لو أنه لم يتوقف عن عمل ذلك ولكن أوين لم يأبى التوقف لذا
    Eğer o kanıtı yok edersen sen dahil, başkalarını incitmesini durdurmak için hiçbir şey kalmaz. Open Subtitles اذا قمت بتدمير هذا الدليل لن يكون هناك ما يجعلة يتوقف عن ايذاء الاخرين .بما فيهم انتِ
    Alex'e evime, ailemin yanına döndüğümü ve aramayı kesmesini söyledim. Open Subtitles لقد اخبرت اليكس أنني عدت لعائلتي ويجب ان يتوقف عن مكالمتي
    Anne, zombiye benimle ilgili atıp tutmayı kesmesini söyle. Open Subtitles أمي, أخبرى هذا المتحول أن يتوقف عن الحديث عني
    Ona yeni bir araba alıncaya kadar beni rahat bırakmadı. Open Subtitles ولا يتوقف عن ازعاجى ابدا حتى اشترى له سيارة جديدة
    İnanabiliyo musun, köpek adamı bırakmadı, bar sahibi ağzında köpüklerle... öylece yerde ölene kadar. Open Subtitles ,لن تصدق هذا ولكنه لم يتوقف عن عض مدير الحانة حتى رآه يحتضر على الأرض ويخرج زبد من فمه
    Erkek tarafının bir nevi takmayı komple bırakması normal midir? Open Subtitles هل من الطبيعي أن الزوج يتوقف عن الإكتراث كليًا؟
    Bir de aranızda Kanadalılar hakkında sürekli kötü şeyler söyleyen bir adi zibidi varmış. Open Subtitles هذا واحد منكم أسوء من البقية كلهم نذل أبله لا يتوقف عن الكلام بسوء عن الكنديين
    Hepinizden yaptığınız işi bırakıp beni dinlemenizi... istiyorum. Open Subtitles اريد من الجميع ان يتوقف عن ما يقوم به و ينصت لي
    - Ya kameramanın. - Kafeini bıraksın, o iyi. Open Subtitles ماذا عن مصوري يا سيدي دعه يتوقف عن تناول الكافيين، لا بأس به
    Listenin ona bir faydası yok. Bu karaciğerin kanaması durmayacak. Open Subtitles القائمه لا تساعده نستطيع العمل طوال الليل لكن هذا الكبد لن يتوقف عن النزيف
    Yani, sen işinden ayrılırsa, akabinde... arılar bal yapmayı keser ve çiçekler ölür... ve herşey yerle bir olur. Open Subtitles أعني، إن اعتزلت عن عملك فستجد بعد ذلك النحل يتوقف عن إنتاج العسل و ستموت الأزهار و سينهار العالم كله
    Güneş son kez yükseliyor diye dünya dönmeyi bırakmaz ki. Open Subtitles العالم لا يتوقف عن الغزل ومرة واحدة الشمس ترتفع في نهاية المطاف.
    Susması çok tuhaf. Geçen gece durmadan konuşuyordu. Open Subtitles أصبح غريب الكلام ليلة أمس لم يتوقف عن الكلام
    Ama bazen her şeyi kontrol etmeyi bırakmak zorundasındır. Open Subtitles ولكن أحياناً على المرء أن يتوقف عن السيطرة
    Yalnızım. Yalnızca... Yalnızca ağlamasını durdurmak istedim. Open Subtitles لقد أرته فقط أن يتوقف عن البكاء
    Garaja gideceğim ve benim pozisyonumdan vazgeçmesini isteyeceğim. Open Subtitles سأذهب إلى المرآب وأخبره أن يتوقف عن فعل ذلك.
    İnsanlarla konuşmaya bir son vermeli. Open Subtitles وعليه أن يتوقف عن التحدث الى الناس
    Saatler oldu ve o ağlamayı kesmiyor! Open Subtitles وكانت ساعات، وأنه لن يتوقف عن البكاء.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more