Durdur. Kapat şunu! | Open Subtitles | إجعله يتوقّف ، إجعله يتوقّف شخص ما يطفئه |
Evi buldu. Arkadaşları silahları buldu. durmayacak. | Open Subtitles | قد وجد القصر ووجد رفاقه الخبيئة في الكنيسة، لن يتوقّف |
Ne kadar iki yüzlü birisin. Yalan yok, gizli saklı yok ama her şey bağırsağında duruyor. | Open Subtitles | أنتِ منافقة، لا أكاذيب، لا أسرار، لكن يتوقّف كلّ شيء عند قولونكِ |
Zamanı sonsuz olarak düşünürüz. Ancak karadelikte bir şekilde zaman durur. | Open Subtitles | نعتبر أنّ الوقت لا ينتهي لكنّ الوقت يتوقّف داخل الثقب الأسود |
Kheer için bile durmadı. | Open Subtitles | إنه لم يتوقّف حتّى من أجل احتساء الحليب المحلّى |
Makiniste söyle ben durmasını söyleyene kadar treni durdurmasın. | Open Subtitles | إحصل على الكلمة إلى المهندس أن لا يتوقّف هذا القطار حتى أخبره. |
Bir kere istediğinin kokusunu aldı mı... onu alana kadar durmaz. | Open Subtitles | حالما يلتقط رائحة ما يريده لا يتوقّف قبل أنْ يحصل عليه |
Sabahın onundan beri Durmuyor. Kapıyı tekmeleyeceğim sonunda. | Open Subtitles | إذا لم يتوقّف فى العاشرة مساءً الليلة, سأقتحِم الشقّة. |
- Durdur. Lütfen Durdur şunu. | Open Subtitles | اجعله يتوقّف، أرجوك اجعله يتوقّف. |
- Hadi, Holman, Durdur artık şunu. | Open Subtitles | - يجيء، هولمان، يجعله الآن يتوقّف. |
Durdur onu, Durdur! | Open Subtitles | اجعله يتوقّف اجعله يتوقّف |
Çünkü sen de ben de biliyoruz ki o gerçeği öğrenene kadar durmayacak. | Open Subtitles | لأنّ كلانا يعلم بأنه لن يتوقّف حتى يجدها. |
Asla yemeyecek, asla uyumayacak ve asla durmayacak. | Open Subtitles | هو لن يأكل، هو لن ينام... ... وهولن يتوقّف. |
Sen numunelerini alırken her şey duruyor mu? | Open Subtitles | كل شيئ يتوقّف ريثما تحصلين على عيّنة الدماء؟ |
Kan pıhtılaşması durur, kasları asit üretir ve organları soğur. | Open Subtitles | يتوقّف الدمّ عن التخثر، عضلاتها تنتج حامضا وأعضائها تبرد |
Hayatımın kontrolünü ele alana kadar durmadı. | Open Subtitles | هو لم يتوقّف حتى ترأّست حياتي الخاصة. |
Diğer seçenek kendi kendine ölmeden kanamanın zamanında durmasını umarak yavaşça akciğere dikiş atmak. | Open Subtitles | البديل الوحيد هو تقطيب الرئة رويداً ونأمل أن يتوقّف النزف قبل أن تقضي نحبها |
Gangsterler durmaz sadece ara verir. | Open Subtitles | لا يتوقّف المتمرّدون بل يأخذون فترة استراحة |
Eğer bu sesin o uyuduğunda duracağını düşünüyorsanız Durmuyor. | Open Subtitles | إذا اعتقدتم بأنّ ذلك الصوت سيتوقّف إذا خلد للنوم فإنّه لن يتوقّف |
Müvekkilinizin, her hangi bir anlaşmanın, tam manasıyla iş birliği yapmasına bağlı olduğunu anlaması gerekiyor. | Open Subtitles | على موكّلك أن يعلم أنّ أيّ اتفاق يتوقّف على تعاونه التامّ |
Herkes ölene kadar durmayacaktır. Seni de öldürecek. | Open Subtitles | لن يتوقّف حتّى يهلك الجميع وسيقتلك أنت الآخر |
O tembelin teki ve bu beceriksizliğin durması gerek. | Open Subtitles | إنه شحاد كسلان وقد حان الوقت لكلّ هذا العطل أن يتوقّف |
Durdurun şunu! - Gerçekten mi? | Open Subtitles | إجعلوه يتوقّف ـ حقاً؟ |
Her şey orada başladı, belki yine orada bitebilir. | Open Subtitles | هنالك بدأ كلّ هذا ولربّما يتوقّف هناك |
fakat yağmur durduğunda, aceleyle bitki özlerini toplamak için dışarı çıkarlar. | Open Subtitles | لكن متى يتوقّف فيخرجون بكثرة لالتقاط الرحيق |
Güzel. Hastayı koşu bandına çıkarın. Kalbi durana kadar yüklenin. | Open Subtitles | حسن، ضعوا المريض على آلة الركض أنهِكوا قلبه حتّى يتوقّف |