Her zaman işimin başındayım. Uydurma bir hikaye yaydık. Alex bununla ilgileniyor. | Open Subtitles | لا أتوقف عن العمل أبداً، كنا نعمل على قصة للتغطية، وأليكس كان يتولى الأمر |
Kimin bu işi aldığını anlamak istedim. | TED | أردت ان أعرف من يتولى القيام بهذا العمل. |
Bu yaşta bırak vuruş yapmayı ilk kaleyi bile idare edemez. | Open Subtitles | هل يستطيع أن يتولى القاعدة الاولى في سنة.. ناهيك عن الضربة؟ |
Mirasıyla ilgilenen avukata birine göndermesini söyledi. | Open Subtitles | لقد أبلغت المحامي الذي يتولى الوصية أن يرسلها لشخص ما |
Bazen değişim sadece en çok etkilenen insanlar sorumluluğu ele aldığında gerçekleşebilir. | TED | أحياناً، قد لا يحدث التغيير إلّا عندما يتولى المسؤولية الأشخاص الأكثر تضرّراً وتأثّراً. |
Bak. Bırak motoru Chien halletsin. Ona iyi bakar. | Open Subtitles | إنظر.لقد قلت لك.دع تشين يتولى أمر المحرك إنه سوف يبقيه على الشكل المطلوب.إنه يعرفه من الداخل و الخارج |
Neyse ki bununla babam ilgileniyor. | Open Subtitles | انا سعيده ان والدي يتولى مسؤولية هذا العميل |
Sayın Başkan, bu davayla siz ilgileniyor olsaydınız... | Open Subtitles | سيدي الرئيس لو كنتَ أنت من يتولى القضية... |
Vücudunuzda pek çok organ var, ve vücudunuzdaki her bir organın da herhangi bir yaralanma zamanında işi devir almaya hazır bekleyen bir hücre popülasyonu (nüfusu)var. | TED | في جسدك العديد من الأعضاء و كل عضو منها فيه تجمع للخلايا على إستعداد ان يتولى الأمور في وقت الأصابة. |
Bakım işi Chien'e aitti. Onarımı yapması gerekirdi efendim. | Open Subtitles | تشين كان يتولى الصيانة و الإصلاح يا سيدي كان يجب عليه أن يصلحه يا سيدي |
Farren sandalı idare edecek, ve Bronson ve Crosley. | Open Subtitles | فارين سوف يتولى القارب و برونسون و كروزلي |
Coca-Cola'nin görsel islerini idare ediyor. | Open Subtitles | فهو يتولى أمور الفنية من أجل مشروع كوكاكولا |
Mirasıyla ilgilenen avukata birine göndermesini söyledi. | Open Subtitles | لقد أبلغت المحامي الذي يتولى الوصية أن يرسلها لشخص ما |
Kana karıştığı zaman kontrolü ele alıp bağışıklık sistemini devre dışı bırakıyor. | Open Subtitles | عند دخوله مجرى الدم يتولى السيطرة ويسيطر على الجهاز المناعي |
Bırak baban halletsin. Haydi, lütfen. | Open Subtitles | فقط دعي والدكِ يتولى أمر هذا، بربك رجاءً.. |
Bay Joe Zasa, bir zamanlar bizim işimiz olan New York'taki işin sahibi. | Open Subtitles | السيد حوى زاسا يتولى اعمال عائلة كورليونى فى نيويورك |
Sivrisinek ise, ajanımız devreye girerek tehdidi etkisiz hale getirir. | Open Subtitles | البعوض، يتولى أمره المختصين لدينا بإزالةذلكالتهديدوالآن.. |
Benim kargo işlerimi yönetiyor, faturaları ödüyor yakın akrabalara haber veriyor. Evet Hermes, neyin var? | Open Subtitles | يتولى طلبيات التوصيل وتسديد الفواتير وإخطار أقرب الأقرباء، وما إلى ذلك. |
Tabi ki onlar halledecek. Bir köstebek varsa bu bir güvenlik sorunudur. | Open Subtitles | بالطبع لن يتولى هو الامر ان كان هناك جاسوس فهذأ امر يخص الأمن |
- O zaman bırak ailenin reisi ilgilensin. | Open Subtitles | إذاً أترك رئيس العائلة يتولى الأمر |
Güvenilir birinin yetkiyi ele alması lazım ortalığı bulandırmayacak biri. | Open Subtitles | شخص موثوق عليه أنْ يتولى زمام الأمور شخص ما لنْ يثير الجدل حوله |
İstediğimi yapabiliyor olsaydım babam hâlâ işin başında olurdu. | Open Subtitles | لو كانت لى حياتى الخاصة لكان ابى الان يتولى اعماله |
Miras, mal-mülk davalarına bakıyor genelde. | Open Subtitles | يتولى غالبًا الوصايا والودائع وتلك الأشياء |
Genellikle bir meslektaşı grubu devralır ve tedaviye devam eder. Ne hoş. Ne hoş. | Open Subtitles | عادة زميل يعرض أن يتولى المجموعة ويتابع المعالجة |