"يجب عليها" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda
        
    • gereken
        
    • gerektiğini
        
    • gerekir
        
    • gerekiyordu
        
    • zorundadırlar
        
    Sam, bir kız evlat cinsel yaşamını babasıyla paylaşmak zorunda değildir. Open Subtitles سام , الابنة لا يجب عليها أن تشارك أباها حياتها الجنسية
    Beni arama sebebini sandım ki... - Şimdi konuşmak zorunda değiliz. Open Subtitles كان يجب عليها فعل ذلك كنت أظن أنك تتصل بي بسبب
    liderliğin yalnız olduğu yerde bir unsur var, ayrıca inanıyorum ki, bu böyle olmak zorunda değil. TED أعتقد بأن هنالك عامل حيث تكون القيادة كونك وحيدًا، ولكن أنا أعتقد أيضًا بأنها لا يجب عليها أن تكون كذلك.
    Ailesinin bağımlılık geçmişine bakınca o hapı en son denemesi gereken kişi o. Open Subtitles باعتبار تاريخ عائلتها مع الإدمان يجب عليها ان تكون آخر شخص يُجرب المخدرات
    Hayır, dinle, özür dilemesi gereken benim, tamam mı? Open Subtitles لا ، اسمع ، أنا من يجب عليها الإعتذار حسناً ؟
    Birçok kadının çok fazla makyaj yaptığını söyledi. Ve sadece sahip oldukları özellikleri vurgulamaları gerektiğini düşünüyordu. TED يعتقد أن العديد من النساء يضعن الكثير من مساحيق التجميل، في حين أنه يجب عليها فقط وضع القليل الكافي لإبراز جمالها.
    Bu saçmalıkla başa çıkmak zorunda kalan bendim ve hiç kötü bir şey olmadı. Open Subtitles أنا الوحيدة التي يجب عليها أن تعيش مع هذه الشئ المرعب و لم يحدث شيئاً سيئاً
    - Bu gece partimize gelmez. Üst katta kalmak ve Carol Anne'e bakmak zorunda. Open Subtitles يجب عليها ان تجلس فى الاعلى و تعتنى بكارول اننا
    Prensi kendine aşık etmek, ve onu öpmesini sağlamak zorunda. Open Subtitles يجب عليها أن توقع الأمير في هواها, ويجب عليه ان يُقَبـ..
    Çok para. Şimdi ikiye bölmek zorunda değil. Open Subtitles هذا كثير من المال ، الآن لا يجب عليها أن تقتسمه
    Benim hizmetli olduğumu senin de benimle birlikte kazan dairesinde yaşamak zorunda olan karısı olduğunu hayal et. Open Subtitles وأنت زوجة البواب، التي يجب عليها العيش معي في غرفة الخدمات
    -Onunla yatmak zorunda değiller. Open Subtitles المحكمة الرومية لا يجب عليها أن تنام معه
    Her klan ormandaki kendi bölgesini savunmak zorunda, o yüzden bu seferki bir yiyecek kavgası değil. Open Subtitles فكل قبيلة يجب عليها الدفاع عن منطقتها من الغابة حتى لا تواجه منافسة في الحصول على الغذاء
    Belki terapisti dinlesin diye saatine 200 dolar verilmesi gereken ben değil, sensindir. Open Subtitles ربّما أنتِ من يجب عليها أن تُعالج بحيثُ يدفع والدينا 200 دولار في الساعة لأحد ما حتى يستمع لأفكاركِ
    Şu andan sonra 15 dakika, ki burada olması gereken saatten 33 dakika geç kaldığı düşünülürse, toplam 48 dakika geç kalmış oluyor. Open Subtitles خمسة عشر دقيقة من الآن إضافة الى 33 دقيقة من الموعد الذي كان يجب عليها أن تكون فيه هنا
    Özür dilemesi gereken kişi benim, kaba davrandım. Open Subtitles انا التى يجب عليها ان تعتذر فقد كنت وقحة
    İncinmesi gereken benim. - Cumaları hep içimde olursun. Open Subtitles أنا من يجب عليها ان تشعر بالألم أنت دائماً تمضي ليالي الجمعة بداخلي
    Kadın solumaması gereken bir şey solumuş. Open Subtitles الزوجة تنشقت شيئاً لا يجب عليها أصابع ملقية
    Ardından ikinci sınıfı tekrarlaması gerektiğini öğrendiler ve Brianna yerle bir oldu. TED وبعدها علموا أنه يجب عليها إعادة الصف الثاني كانت بريانا مدمّرةً.
    Muhabir olmak istiyorsanız... daha iyi araştırma yapmanız gerekir, değil mi? Open Subtitles إذا كانت هناك فتاة جميلة مثلك تريد أن تصبح صحفية فربما يجب عليها القيام بالمزيد من البحث
    Bu çok da iddialı bir plandı, çünkü yerel yönetimlerin bu planı onaylaması gerekiyordu. TED حسنا، كان هذا فكرة طموحة لا تصدق طموح لأن المجتمعات يجب عليها أن توافق على تلك الخطط
    Mimler evrimleştikçe, ki kaçınılmaz olarak evrimleşmek zorundadırlar mimleri kopyalamada daha usta hale gelmiş, daha büyük bir beyine sahip olacaklardır. TED كلما تطورت الميمات , كما يجب عليها طبعاَ اصبحت قادرة على قيادة عقول أكبر و أفضل في نسخ الميمات التي تقوم بالتحكم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more