Bir kaç gün için kimsenin bulamayacağı bir yere saklasan yeter. | Open Subtitles | بالآلاف فقط قم بإخفائه بمكان حيث لا يجده أحدهم لبضعة أيام |
Bu imkansız, Onu polis, jandarma,ordu korumalıydı, Hiçkimse onu bulamaz .. | Open Subtitles | إنه مستحيل، إنه محبوس من قبل الشرطة لا أحد يمكن أن يجده |
Tanrıyı arayan onu bulur... İstediği yerde. | Open Subtitles | بجانب أن كل من يبحث عن إله سوف يجده في أي مكان يريده. |
İrlandalılar onu bulmadan işi halletmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن يتصرف سريعا قبل أن يجده الأيرلنديون |
Gerçekten bulunmak istemeyen bir adamı bulacak kadar vaktin var mı? | Open Subtitles | أحقًّا تملك وقتًا كافيًا لإيجاد شخصٍ لا يودُّ أن يجده أحد؟ |
Herhangi bir şeyi bulabilir. Tanrı onu Bulana kadar öyleydi. | Open Subtitles | يستطيع أن يجد أي شيء في أي مكان وذلك حتى يجده الله |
Ama hiç kimsenin bulmasını istemeyip de sakladığı şey neydi acaba? | Open Subtitles | أجل لكن ماذا يحاول إخفائه ولا يريد أن يجده أحد ؟ |
Bu çamur kuyularında efendim nasıl bir güzellik bulabilir? | Open Subtitles | أى جمال يمكن لسيدى أن يجده فى هذه الحفر الطينيه ؟ |
Tüm araziyi kazıp bulduğu her şeyi benimle paylaşmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يحفر الأرض و يقتسم معي كل ما يجده |
Nasıl oluyor da Chris Rock'ın yaptığı programı herkes eğlenceli, kural tanımaz buluyor da ben aynı programı, aynı komik zamanlamayı yapınca insanlar yönetime şikayette bulunuyor? | Open Subtitles | و يجده الكل طريفاً و مضحكاً و أتبع أنا نفس الروتين نفس التوقيت في الكوميديا فيقدم الناس شكوى للشركة؟ |
Oyunculardan biri katilse, Frank onu bulacaktır, her birini araması gerekse de. | Open Subtitles | إذا أحد اللاعبين هو القاتل سوف يجده فرانك |
Ne şerif, ne yardımcısı, ne de dedektif onu bulamayacak. | Open Subtitles | لا يوجد نقيب أو نائب أو محقق باستطاعته أن يجده |
Al ve onun bulamayacağı bir yere koy. | Open Subtitles | حسنا ًخذيه ضعه في مكان ما آمن حيث لا يجده |
Çocukları kimsenin bulamayacağı bir yere koydum. | Open Subtitles | وضعت الاطفال بمكان لا يجده احد ولا اي شخص |
Bu yüzden onu kimse asla bulamaz diye düşündüğüm için annemim gübre yığınına sakladım. | Open Subtitles | . لذلك، أخفيته في كومة سماد أمّي، ظننت أنّه لن يجده أحد |
On. Eğer su altında kaybolduysa, o bulur. Eğer batarsa, o yukarı çıkarır. | Open Subtitles | عشرة , لو شىء ضائع تحت الماء يجده و لو غرق يحضره |
Aslında, tek başınaymış ve temizlikçi onu bulmadan saatler önce ölmüş. | Open Subtitles | في الواقع، كان لوحده ومرت ساعات قبل أن يجده الحارس |
bulunmak istemeyen biriyle iletişim kuramam. | Open Subtitles | لا استطيع الأتصال بأحد لا يريد أن يجده أحد |
Çok pahalıydı. Bulana 1000 dolar ödül vereceğim. | Open Subtitles | إنه باهظ الثمن وسأمنح من يجده مكافأة ألف دولار |
Nasıl olsa çalışmayacaktı, ve kimsenin bulmasını da istemezdik. | Open Subtitles | لم يعد يعمل على أية حال و لا نريد أن يجده أي أحد |
Bu çamur kuyularında efendim nasıl bir güzellik bulabilir? | Open Subtitles | أى جمال يمكن لسيدى أن يجده فى هذه الحفر الطينيه ؟ |
FBI'ın bulduğu herşeyin kopyasını aldığından emin ol. | Open Subtitles | تأكدي أن تحصلى على نسخه من كل شيء يجده الفيدراليون |
Bazıları bunu sevimli buluyor bazılarıysa hiç bulmuyor. | Open Subtitles | البعض يجده شيئا جميلا، والبعض لا يجده كذلك أبدا، |
Eğer onu yok etmediyse, bir gün, birisi, bir şekilde onu bulacaktır. | Open Subtitles | إذا لم يدمره ، هناك فرصة بطريقة ما فى وقت ما شخص ما سوف يجده |
Huzur bulmaya çalışan vicdanındı ama asla bulamayacak ta ki sen gerçeği söyleyinceye kadar. | Open Subtitles | انه ضمير مذنب يحاول ان يجد السلام لكنه لن يجده ابدا حتى تقولي الحقيقة |
Biri onu bulup durdurana kadar öldürmeye devam edecek. | Open Subtitles | سيستمر في القتل حتى يجده احدهم ويوقفه عند حده |
Ama genelde ürün satan çok yaratıcı bir tip onu bulan ilk kişi benim. | Open Subtitles | لكنه نوع من الإبداع، حتى انه يبيع عادة المنتج لأول شخص يجده |
Koca bir ordu onları bulamamış olabilir ama ikimiz bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما لايستطع الجيش أن يجده و لكن بما أننا إثنان سيكون ممكناً |