| Ne yapıyorsun bilmiyorum, Schuester ama işe yarıyor. | Open Subtitles | أنا لا أعلم ما تقوم به شوستر ، ولكنه يجدي نفعا |
| Maalesef, birini suçlu hissettirerek bedava çalıştırmak bir tek ailede işe yarıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، إجبار الناس على العمل المجاني بدافع الذنب لا يجدي نفعا إلا في نطاق العائلة |
| Şey, sanırım denemesen bile yine de işe yarıyor. | Open Subtitles | أجل إذا أعتقد ...إذا لم تحاولي حتى لازال يجدي نفعا |
| Herkes ilk olarak bunu diler ve pek işe yaramaz. | Open Subtitles | هذا أول شيء يطلبونه وهذا لا يجدي نفعا حقا ؟ |
| Trenle dönmek istedim, sahte kimlikler yaptım ama işe yaramadı. | Open Subtitles | حاولت العودة بالقطار عن طريق اوراق مزورة لكن هذا لم يجدي نفعا |
| Ben bizim için çalışmak istiyorum,senin için ama, bak, lütfen, olmuyor işte. | Open Subtitles | أريد العمل معنا، أريد العمل معك لكن بحقك، هذا لا يجدي نفعا |
| "Law & Order" ve o diğer TV dizilerdeki insanlar gibi olmaya çalışmayın, hani faillerini teslim olana kadar vuranlar gibi. Aşırı agresif olmayın, işe yaramıyor. | TED | لا تحاول أن تكون مثل أولئك الناس في برنامج "النظام والقانون" وأولئك في برامج التلفزيون الاخرى الذين يضربون رعاياهم لإخضاعهم. ولا تكن عنيفا جدا، فأنه لا يجدي نفعا. |
| İşe yarıyor mu? | Open Subtitles | وهل يجدي نفعا ؟ |
| - Bir tek onlar işe yarıyor. | Open Subtitles | - إنها الشيء الوحيد الذي يجدي نفعا |
| Hayır, işe yarıyor. | Open Subtitles | كلا الأمر يجدي نفعا |
| İşe yarıyor. | Open Subtitles | كلا الأمر يجدي نفعا |
| Minibüs suyun içine batıyor... işe yarıyor. | Open Subtitles | الشاحنة تنغمر في المياه هذا يجدي نفعا! |
| - Evet, işe yarıyor. | Open Subtitles | - أجل, ذلك يجدي نفعا |
| Kulağa hoş geliyor. Ama Küçük Emrah'ta işe yaramaz. | Open Subtitles | يبدو لطيفاً، ولكن لا يجدي نفعا مع مستوى مثل تشارلز برونسون |
| Phyliss de cebimde kuruş bırakmıyor yine de şikâyet edemem. Zaten etsem de bir işe yaramaz. | Open Subtitles | ولا استطيع الشجار اكثر من ذلك فلن يجدي نفعا |
| - Bir transfüzyon daha, daha fazla kök hücre. - İşe yaramaz. | Open Subtitles | عملية نقل اخرى , لخلايا اكثر استقراراً - هذا لن يجدي نفعا - |
| Maalesef, o işe yaramadı ama yeni bir durumla karşı karşıyayız ve sizden üssümüze yapacağınız saldırıları durdurmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، هذا لم يجدي نفعا ً ولكن هناك تطور هام سيحدث الآن |
| Christina'nın parasını ödediği tedavi işe yaramadı. | Open Subtitles | العلاج التي قدمته كريستينا لم يجدي نفعا |
| Ama işe yaramadı. | Open Subtitles | لكن هذا لم يجدي نفعا |
| - Sanırım bu pek işe yaramadı. | Open Subtitles | أعتقد بأن هذا لم يجدي نفعا |
| Herkesin unutmak istemesi yardımcı olmuyor. | Open Subtitles | لا يجدي نفعا أن يكون الجميع يريد أن ينسى. |
| İyi polis numarası işe yaramıyor. | Open Subtitles | -أسلوب الشرطي الصالح لا يجدي نفعا. |