Eğer yapmaya çalıştığım şey buysa işe yaramadı... sabah olduktan sonraya kadar. | Open Subtitles | إن كان ذلك ما حاولت فعله لم يجدِ نفعاً... ليس في الصباح |
Kullanmayı denedim ama işe yaramadı. | Open Subtitles | لكنْ عندما حاولت استخدامه لمْ يجدِ نفعاً |
Oralar karanlık yerler! Ayrıca saklanmak geçen sefer pek işime yaramadı! | Open Subtitles | هذه هي الأماكن المظلمة والإختباء لم يجدِ نفعاً المرة السابقة |
Neden işe yaramadı? | Open Subtitles | لمَ لمْ يجدِ نفعاً؟ |
Bakin, ise yaramazsa, kendi iyiligimiz icin bi cikis yolu bulmaliyiz. | Open Subtitles | إسمع إن لم يجدِ هذا نفعا علينا أن نجد مخرجا للأبد |
Dinle,eğer bu işe yaramazsa, bir çıkış yoluna ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | إسمع ، إن لم يجدِ هذا نفعاً علينا أن نجد مخرجاً |
İşe yaramadı. | Open Subtitles | ذلك لم يجدِ نفعاً |
İşe yaramadı ama değil mi? | Open Subtitles | ولم يجدِ ذلك، صحيح؟ |
Bu işe yaramadı. | Open Subtitles | حسناً، لم يجدِ هذا نفعاً |
Bu işe yaramadı. | Open Subtitles | حسناً، لم يجدِ هذا نفعاً |
Advil işe yaramadı. | Open Subtitles | مسكن "الأدفيل" لم يجدِ نفعاً. |
İşe yaramadı. | Open Subtitles | -لمْ يجدِ نفعاً |
- İşe yaramadı. | Open Subtitles | -لم يجدِ نفعًا |
Bak, bir şey denersem ve işe yaramazsa, onun için daha kötü olacak. | Open Subtitles | إن فعلت أمراً ولم يجدِ فسيزيد وضعه سوءاً |
Bu işe yaramazsa, telefonumu kullanıyorum. | TED | إذا لم يجدِ ذلك، أستعمل هاتفي. |