"يجد طريقة" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir yolunu bulması
        
    • yolunu bulur
        
    • yolunu bulmak
        
    • bir yol bulur
        
    • yolunu bulacaktır
        
    Birini öldürmeden bununla başa çıkmanın başka bir yolunu bulması gerekiyor. Open Subtitles يجب أن يجد طريقة مختلفة للتحمل قبل أن يقتل أحداً
    Birini öldürmeden bununla başa çıkmanın başka bir yolunu bulması gerekiyor. Open Subtitles يجب أن يجد طريقة مختلفة للتحمل قبل أن يقتل أحداً
    Zeki bir adam savaşmamanın bir yolunu bulur. Open Subtitles الرجل الذكي هو الذي يجد طريقة لتفادي هذه الحرب
    Zeki bir adam savaşmamanın bir yolunu bulur. Open Subtitles الرجل الذكي هو الذي يجد طريقة لتفادي هذه الحرب
    "Ben hata yapmadım ampul yapmak için 2.000 değişik yol buldum." Ama tek bir yolunu bulmak için ihtiyacı olan şey, onu çalıştırmaktı. Open Subtitles ولكنه لم يحتج إلاّ أن يجد طريقة واحدة ليحل المسألة.
    Sürprizdi sadece! Ve aniden sana sürpriz yapmanın bir yolunu bulmak isterdi. Open Subtitles فقط كان يريد ان يجد طريقة حتى يفاجئك بها
    Ama iyi bir çoban sürüsünü kurtarmak için her zaman bir yol bulur. Open Subtitles لكن الكاهن الجيد , دائما يجد طريقة أخرى لإنقاذ أتباعه
    Görünüşe göre bir kaç pislik avukat bir yolunu bulacaktır. Open Subtitles حسناً ، بالظاهر أن هناك محامي وضيع يحاول أن يجد طريقة
    Evet, sinsi olan onu öldürmenin bir yolunu bulması gerektiğini biliyormuş. Open Subtitles أجل، هذا الأخير كان عليه أن يجد طريقة لقتله
    Evet, sinsi olan onu öldürmenin bir yolunu bulması gerektiğini biliyormuş. Open Subtitles أجل، هذا الأخير كان عليه أن يجد طريقة لقتله
    O yüzden kimse fark etmeden parayı ülkeye sokmanın bir yolunu bulması lazımdı. Open Subtitles لذا، توجب عليه أن يجد طريقة لإدخال المال إلى البلاد دون أن يعلم أي أحد بشأن هذا
    Himmler, öldürmenin daha iyi bir yolunu bulması gerektiğinin farkına varmıştı. Open Subtitles هيملر" أدرك بأنّه كان لابُدّ" أن يجد طريقة أفضل للقتل
    Ama şu an çatışmaya devam edersek bizi öldürmenin bir yolunu bulur. Open Subtitles لكن الآن إذا اقترفنا خطاً واحداً سوف يجد طريقة لقتلنا
    Henry, her zaman diğer insanları problemlerinden çıkar sağlamanın bir yolunu bulur. Open Subtitles هنري دائما يجد طريقة للاستفادة من مشاكل الآخرين
    Hatta ondan kurtulduklarını, kazandıklarını düşündükleri zaman bile bir yolunu bulur. Open Subtitles حتّى عندما يظنّون أنّه هُزم و هم انتصروا، يجد طريقة
    Bu yüzden bir yıldız yaşamak, uzun yaşamak istiyorsa kütleçekimine karşı koymanın bir yolunu bulmak zorundadır. Open Subtitles لذلك إذا أراد النجم حياة طويلة يجب عليه أن يجد طريقة ليقاوم الجاذبية
    Ve bizi bulmak isteyen o kapıdan geçmenin yolunu bulmak zorunda. Open Subtitles واي شخص يريد أن يعرفنا عليه أن يجد طريقة للمرور خلال ذلك الباب
    Tüm umutlar yok olduğunda başka bir yol bulur. Open Subtitles وعندما يذهب الأمل بلا رجعة، فإنه يجد طريقة أخرى.
    Crowley ile ilgili küçük bir şey, her zaman seni halledecek bir yol bulur. Open Subtitles عندما تتعامل مع (كراولي) فسوف يجد طريقة دائماً ليخدعك
    Eğer korku ve suçluluk gibi negatif duyguları bastırırsak özellikle de uyku yoksunluğu üstüne üstlük bilinçaltımız bu duyguları işlemenin bir yolunu bulacaktır. Open Subtitles خاصةً اذا احرمتي نفسك من النوم عقلنا الباطن سوف يجد طريقة لمعالجة تلك المشاعر
    Beslenmenin bir yolunu bulacaktır. Open Subtitles لكن سام ذكي وصارم , سوف يجد طريقة للتغذية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more