| onu nasıl tanımlayabiliriz ve nasıl onu daha kullanışlı kılacak bir çerçeve verebiliriz? | TED | كيف يمكننا وصفه ونمنحه إطارًا يجعله أكثر نفعًا؟ |
| Ama daha da iyi olanı yağ hücrelerinde birikmiş toksinlerin yaktığı her kaloride onu daha da hasta etmesi. | Open Subtitles | لكن الفكرة الأكثر قبولاً هي أنّ لديه سموماً مخزونة بخلاياه الشحميّة وكلّ سعر حراريّ يحرقه يجعله أكثر مرضاً |
| Bu onu daha tehlikeli yapıyor. | Open Subtitles | هذا يجعله أكثر خطورة حتى إن شعر بالإحباط وواجه عدة عوائق |
| Anlıyorum ama bu onu daha değerli yapmıyor. | Open Subtitles | إنني أتفهم هذا، ولكن ذلك لا يجعله أكثر قيمة بالنسبة لي. |
| Seksi ve akıllı, ki, bu onu daha seksi yapıyor. | Open Subtitles | إنه مثير وذكي وهذا ما يجعله أكثر إثارة. |
| Tamam, belki ben beynimin sadece %5'ine girebiliyorum ama bu onu daha akıllı yapar doğru mu? | Open Subtitles | حسناً، ربما أنا أستخدم 5% من طاقة دماغي لكن، هذا يجعله أكثر ذكاءاً صحيح؟ |
| Claire'in tele kinetik öfkesini Valda'ya aktarmak onu daha güçlü yapmaz mı? | Open Subtitles | لا ينقل كلير غضب telekinetic إلى Valda فقط يجعله أكثر قوّة؟ |
| Bu onu daha da ateşli yapar. | Open Subtitles | و هو ما يجعله أكثر خطرا |
| Bu onu daha da tehlikeli bir hale getirir. | Open Subtitles | مما يجعله أكثر خطراً |
| Jamie, eski sevgilisini unutamadığını düşünüyor. Bu da onu daha çekici kılıyor. | Open Subtitles | تعتقد (جَيمي) بأنّه لم يتخطّ خليلته السابقة، ممّا يجعله أكثر جاذبيّة في نظري |
| Jamie, eski sevgilisini unutamadığını düşünüyor. Bu da onu daha çekici kılıyor. | Open Subtitles | تعتقد (جَيمي) بأنّه لم يتخطّ خليلته السابقة، ممّا يجعله أكثر جاذبيّة في نظري |
| Kelvin bunu askıya almaya çalışıyor olabilir. Bu da onu daha çok uysallaştırır. | Open Subtitles | قد يُحكم على (كيلفن) بالإعدام، وهُو أمر قد يجعله أكثر مرونة. |
| Bu onu daha seçilebilir kıldı. | Open Subtitles | يجعله أكثر احتمالات انتخاب. |