| Yani, bakın. Bu hayvan, savaşçıdan gelen mızrakla mücadele etmeye çalışıyor. | TED | انظر الى الحيوان الذي يحاول ان يتفادى الرمح من هذا الفارس. |
| Seni sadece softball maçı için istiyor çünkü ailemizi aptal durumuna düşürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد أرادك فقط من أجل المباراة أنه يحاول ان يجعل عائلتنا غبيه المظهر |
| Bay Sayle dünyaya ne kadar iyi birisi olduğunu göstermeye çalışıyor. | Open Subtitles | السيد سايلي يحاول ان يجعل العالم يرون كم هو رجل لطيف |
| Benim soluğumu almaya çalışan o canavardı, General de onu hakladı. | Open Subtitles | الوحش كان يحاول ان يأخذ روحى وجنرال نقذنى منة |
| Şüpheli düzene sadık kalırsa geri dönecek ve onu öldürmeye çalışacak. | Open Subtitles | وان كان الجاني يلتزم بالنمط فسيعود مجددا و يحاول ان يقتلها |
| Muck ve Penkala'nın öldüğü bombardımanın ertesi sabahında bir askerin çıplak elleriyle siper kazmaya çalıştığını gördüm. | Open Subtitles | في اليوم التالي للقصف رايت جنديا يحاول ان يحفر خندقه بيديه العاريتين |
| - Sanki biri izlerini kapatmaya çalışıyormuş gibi. | Open Subtitles | ذلك الامر كما لو ان احدهم كان يحاول ان يغطي تصرفاتهن |
| Yani, bu kadınları öldürerek bir şeyleri temizlemeye ya da arınmaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | اذن هناك شيء يحاول ان يغمره او يطهره عن طريق قتل هؤلاء النساء؟ |
| O zaman onu bilgisayarıma koyan kişi beni suçlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | اذا ايا كان من وضعه في جهازي يحاول ان يورطني |
| Neden Bay Perry'i Ginger hala olarak kaktırmaya çalışıyor ki? | Open Subtitles | لماذا لماذا هو يحاول ان يجعل السيد باري عمتي جينجر |
| Oğlun dünyadaki dengesizliği düzeltmeye ve kutsal güçleri hayata geçirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | إبنكَ يحاول ان يصححَ خطأً في توازن العالم لتحقيق التنبؤ الكامن |
| Şimdilik sadece Majesteleri o adamın yardımıyla ne yapmaya çalışıyor bekleyip izleyin. | Open Subtitles | لنراقب فحسب الان ما الذى يحاول ان يفعله الملك بمساعدة ذلك الرجل |
| Ve aslında elektronik denizanasını yemeye çalışıyor görünüyor. | TED | والفكرة انه كان يحاول ان ياكل قنديل البحر الالكتروني |
| Belli ki bizi atlatmaya çalışıyor. Muhtemelen şehirde bir yerde saklanıyordur. | Open Subtitles | من الواضح انه يحاول ان يُضللنا ربما هو مختبئ هنا فى المدينة |
| Ama yapmadım, ...çünkü eski arkadaşlarından bazılarını tekrar bir araya getirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لانه كان يحاول ان يجمع .بعضاً من أصدقائه السابقين |
| Haken ortalığı sakinleştirmeye çalışıyor ve vuruşu yaptıracak. | Open Subtitles | الحكم سيظل يحاول ان يجعلهم يجلسوا والنداء سوف يستمر |
| Görünüşe göre birileri şirketi kazıklamaya çalışıyor. | Open Subtitles | أكره أن أقول ذلك , ولكن بيرني هنالك من يحاول ان يحتال على الشركة ولربما يجب علينا أن نعود الى التسجيلات |
| Seni doğru yola sürüklemeye çalışıyor. | Open Subtitles | , انة يحاول ان يقودك . الى الطريق الصلاح |
| Kendini yenilemeye çalışan ve bensiz hayatta kalamayacak biri. | Open Subtitles | والذى يحاول ان يسترد نفسه و لا يمكنه العيش بدونى |
| Aydınlık taraf, Karanlık tarafa karşılık veremeye çalışacak. | Open Subtitles | قسم النور سوف يحاول ان يشن هجوما على الظلام |
| Birinin bu geceki Dodgers maçının biletlerini elinden çıkarmaya çalıştığını duydum. | Open Subtitles | سمعت اشاعة ان شخص يحاول ان يبيع تذاكر من اجل ليلة مبارة المحتالين |
| Evet, sana ulaşmaya çalışıyormuş ama açmamışsın. | Open Subtitles | اجل اجل هو كان يحاول ان يصل لك لكنك لم تردي على هاتفك ما الخطاء في الموضوع ؟ |
| Yapmaya çalıştığı şey penguenin içini dışına çıkarmak ki böylece etini kemiğinden ayırabilsin ve sonra gidip başka bir tane yakalıyor. | TED | وهو يحاول ان يفصل رأسه عن جسده من اجل ان يتمكن من اكل اللحم بدلا عن العظم ومن ثم يرميه ويحاول افتراس واحد آخر |
| Demin kendi kıçını yaladı. Ağzındaki pis tattan kurtulmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | لقد كان يلعق خصيتاه للتو وهو يحاول ان يبعد رائحتها النتنة عن فمه الآن |
| - Hala Keith bana bir şey söylemeye çalışıyordu diye düşünüyorum. | Open Subtitles | ؟ ؟ انا اشعر باستمرار كأن كيث يحاول ان يخبرني بشيء |