Beni danışman olarak işe aldılar ama aslında, bir hakeme ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | تم التعاقد معي كمستشار، ولكن ما يحتاجون إليه حقا كان حكم مباراة |
Yeniden tanımlanmış bir tıp kültürü anlayışına ihtiyaçları var. | TED | ما يحتاجون إليه هو إعادة تعريف الثقافة الطبية. |
Arabalar kirada oldukları süre boyunca sigortalı ve sürücülerin ihtiyacını karşılıyor, ve ihtiyaçları ne? | TED | السيارات مؤمنة تماماً خلال الأستئجار, وتعطي السائقين ما يحتاجون إليه, وما هو الذي يحتاجونه؟ |
Hep bu kitabın ait olduğu ihtiyaç duyulduğu bir yer bulacağıma inandım. | Open Subtitles | لطالما اعتقدتُ أنني سأجد مكاناً ينتمي له الكتاب، مكاناً يحتاجون إليه فيه. |
Böyle boktan şeyler onu ihtiyacın olduğunda çağıracabileceğin bir adam yapıyor. | Open Subtitles | هذه الأمور التي يفعلها الآن هي ماتجعله مطلوباً حينما يحتاجون إليه. |
Gerçekte ihtiyaçları olan şeyler yerine uyduruk bir şey veriyorsun. | Open Subtitles | أنت مجرد منحهم رخيص الثمن يغني عن ما يحتاجون إليه حقا، |
Ama köyün istediği buydu, çünkü sahip oldukları süt satamadan bozuluyordu, bu yüzden buna ihtiyaçları vardı. | TED | لكن هذا ما رغبت فيه القرية، لأن الحليب الذي لديهم يفسد قبل أن يتمكنوا من بيعه، لذلك كان هذا ما يحتاجون إليه. |
Ülke çapındaki bütün kaynakları kullanma yetkileri olduğunu söyleyin, ihtiyaçları olan her ne ise. | Open Subtitles | اخبروهم أن موارد الأمة كلها فى حوزتهم مهما كان ما يحتاجون إليه |
İnsanları dinlemek, neye ihtiyaçları olduğunu anlamak onlara rüşvet olarak kraker vermek... | Open Subtitles | الاستماع للنّاس، تدرين، معرفة ما يحتاجون إليه ترشيهم بالمأكولات المخبوزة |
O ve minikleri ihtiyaçları olan her tür yardımı zaten alıyor. | Open Subtitles | بينما هي وصغارها لديهم كل ما يحتاجون إليه |
Ne ihtiyaçları varsa ver. Beni de yarım saatte bir bilgilendir. | Open Subtitles | أعطهم كل ما يحتاجون إليه أعلمني بالمستجدات كل نصف ساعة. |
Sonunda ihtiyaçları olan tek şeyin birbirleri olduğunu anlamışlardı. | Open Subtitles | و قد اكتشفوا أن كل ما يحتاجون إليه في الأخير هو بعضهم |
Sana şunu söyleyeyim çocuklara şu an tam da ihtiyaçları olan şeyi veriyoruz bu hayatta yaptığımız her eylemin bir sonucu vardır. | Open Subtitles | دعيني أخبرُكِ شيئا اننا نعطي لهؤلاء الأطفال تماماً ما يحتاجون إليه الآن عالمُ آمن يمكنُ التنبؤ به |
Belki, ihtiyaç duyulduğunda her şeyin üstesinden gelebilen kişidir. | Open Subtitles | إنه ربما فقط الشخص الذي يأتي عندما يحتاجون إليه الآخرين |
Oraya gidince neye ihtiyaç duyacaklarını görürüz. | Open Subtitles | علينا الذهاب الى هناك ونرى ما يحتاجون إليه حقا |
Belki de ihtiyaç duyduklari budur. | Open Subtitles | ربما ذلك ما يحتاجون إليه بالضبط |
Böyle boktan şeyler onu ihtiyacın olduğunda çağıracabileceğin bir adam yapıyor. | Open Subtitles | هذه الأمور التي يفعلها الآن هي ماتجعله مطلوباً حينما يحتاجون إليه. |