Bazen insanlar bir sözcüğün iyi ya da kötü olduğuna karar vermeye çalışırken çok da iyi bir gerekçeleri olmayabiliyor. | TED | في بعض الأحيان، عندما يحدد الناس كلمةً ما إذا كانت جيدة أو سيئة، فإنهم في الحقيقة لا يملكون سبب مقنع. |
Geçmişimizi anlamak, şimdiki zamanı anlama kabiliyetimizi aktif olarak belirler. | Open Subtitles | إن فهم ماضينا يحدد و بفاعلية مقدرتنا على فهم الحاضر |
Adli memur asıl ölüm sebebini tespit edecek. | Open Subtitles | وسوف يحدد الطبيب الشرعي السبب الدقيق للوفاة. |
Adliyeye gidiyoruz, yargıç cezanızı belirleyecek... sonra geri döneceğiz, sakin ve uslu uslu. | Open Subtitles | سوف نذهب للمحكمة سوف يحدد القاضي مبلغ الكفالة ثم نعود هنا بكل هدوء |
Bir mağdur ya da görgü şahidi olası faili teşhis ederken kolluk kuvvetlerinin sağladığı görüntülerden yararlanıyor. | TED | ضحيه أو شاهد عيان يحدد جاني مشتبه به من خلال إنفاذ القانون باستخدام الصور. |
Yani bu kadın kurbanın nereden geldiğini gösteriyor olabilir. | Open Subtitles | إذاً ربما هذا يحدد الموطن الأصلي للفتاة الضحية |
Nihayetinde, ne derece yenileşmeci olabileceğimizi belirliyor. | TED | وهذا في النهاية يحدد كيف يمكننا أن نكون مبتكرين. |
Bit filmin güzel mi yoksa kötü mü olduğuna bir faşist nasıl karar verir? | TED | كيف يحدد الفاشي إن كان فيلم ما جيدًا أو سيئًا؟ |
Bu bizim sağlığımızı, ilişkilerimiz hakkındaki düşüncelerimizi ve nasıl oy vermeye karar verdiğimizi ve de nelerin adil veya etik olduğunu düşündüğümüzü şekillendiriyor. | TED | هذا يحدد كيف نفكر حول صحتنا، حول علاقاتنا، كيف نحدد كيفية التصويت، ما الذي نعتبره عدلاً أو أخلاقًا. |
Çok sevdiğim bir söz var: Kim bilim yapıyorsa bilimin ne yapacağına karar verir. | TED | هناك قول أحبه: من يقوم بالعلم هو الذي يحدد ما يقوم به العلم |
Bir konser salonundan içeriye girerken, bu size kalmıştır. Çünkü, neyi ne şekilde dinleyeceğimizi bu belirler. | TED | هذا يرجع لك، عندما تسير عبر حفرة. لأنه حينها يحدد ماذا وكيف ينبغي أن نسمع أشياء محددة. |
Peki kriz boyunca hangi yolu seçtiğimizi ne belirler? | TED | فما الذي يحدد أي طريق يجب أن نسلك وقت الأزمات؟ |
Bu program, silah sesinin geldiği yeri üçgenliyor ve tam yerini tespit ediyor. | Open Subtitles | وبرنامج الكمبيوتر هناك يمكنه ان يحدد صوت الأعيرة النارية ويجد موقعه الدقيق. |
Savunma Bakanlığı Veritabanı ölen askerlerin kimliklerini tespit için oluşturuldu cinsel saldırganları bulmak için değil. | Open Subtitles | كان بنك معلومات وزارة الدفاع قد صمم لـ يحدد بقايا الجنود وليس ل يجد المغتصبين |
Ve bu itibar dökümü işbirlikçi tüketime ulaşmamızı belirleyecek. | TED | وهذا الرصيد من السمعة سوف يحدد إمكانية دخولنا للإستهلاك التعاوني. |
Peki bu kişi, her an EpiPen bölgesindeki alerjiyi teşhis edebilecek ikinci bir otopsi daha yapılabileceğini bildiği halde rahat rahat uyuyabilecek mi? | Open Subtitles | لكن هل سيسنح لهذا الشحص بالنوم بسلامة معرفة بأيةِ لحظة ربما تكون هنالك ثقب آخر بعد الوفاة الذي يحدد الحساسية |
Şema Plütonyum'un depolandığı yerleri gösteriyor. | Open Subtitles | الرسم التخطيطي يحدد مكان تخزين البلوتونيوم |
Şimdi, bu soruyu sevmiyorum çünkü son 50 yıldır gıda sistemimizin mantığını belirliyor. | TED | والآن أنا لا احب هذا السؤال لانه يحدد المنطق الذي يقوم عليه نظام غذائنا لمدة ال50 عام المنصرمة |
Görünüşe göre deniz kuşu kolonilerini sınırlayan ana etken, çevrelerini saran okyanusta yiyecek olup olmamasıdır. | Open Subtitles | لكن العنصر الرئيسي الذي يحدد مكان مستعمرات الطيور البحرية هو مدى توفر الطعام في المحيطات المحيطة بهم |
Trend belirleyiciler, yaratıcı katılımcı toplulukları, tamamen beklenmezlik, herkesin erişebileceği yeni çeşit medya ve yeni çeşit kültürün bu karakteristik özellikleri ve seyirci popülariteyi tanımlıyor. | TED | صناع الأذواق، المجتمعات الإبداعية المشاركة، عنصر المفاجأة، هذه هي مواصفات نوع جديد من الوسائط ونوع جديد من الثقافة حيث كل واحد يستطيع الوصول إليها والجمهور يحدد الشعبية. |
Kendi kendini tayin etmiş bir yargıç, jüri ve cellat. | Open Subtitles | يحدد بنفسه، وحاكم ومن هيئة الملحفين وأيضا جلاد. |
Evet evet, sen şunu unutma bu gazetede yayınlanacakları hala benim mavi kalemim seçiyor. | Open Subtitles | أجل، أجل، فقط تذكر بأن قلمي الأزرق لايزال يحدد ما يُكتب على هذه الصحيفة |
Ancak beni tanımlayan şeyin bu olduğunu aklına dahi getirme. | Open Subtitles | ولكن إياك أن تعتقد للحظة أن ذلك يحدد من أكون |
Kaderinizi, hayallerinizi ve değerlerinizi belirleyen şans değil, seçimlerinizdir. | TED | الاختيار، ليس الفرصة، ما يحدد قدرك وأحلامك وقيمك. |
Bir ÖIüm Meleği deftere sahip birisine bir insanın ismini söyleyemez. ama Rem'in birisini öldürmesine karşı hiçbir sınırlama yok. Evet. | Open Subtitles | صحيح أنه لا يجب على الشينيغامي إخبار البشر بأسماء البشر، إلا أنه لا يوجد قانون يحدد من يمكن لريم قتله أو لا |
Sahneyi ben kuracağım. Ama burada yaşanacaklar senin tarafından belirlenecek. | Open Subtitles | سأقوم بإعداد المسرح، ولكن أنتِ من يحدد ما يحدث هنا |