Gir içeri. Hadi gir! Buraya gelmeye hakkın yok. | Open Subtitles | لا ترفعي صوتكِ في وجهي اذهبي إلى الداخل، هيا، ادخلي لا يحق لكِ المجيئ إلى هنا فهي لم تعد تعمل لحسابك |
Aklımı okumaya hakkın yok. İzinsiz giriş yapıyorsun. | Open Subtitles | لا يحق لكِ اختراق ذهني هذا تعدّي على ممتلكات الغير |
Bunu yapmaya hakkın yoktu. Kim olduğunu, neden burada bulunduğunu anlamıyor musun? | Open Subtitles | لقد حاولتِ إيذاء نفسكِ لا يحق لكِ هذا |
Addison, bir kaç kadeh şarap içmeye hakkın var. | Open Subtitles | أديسون . يحق لكِ تناول كأس من النبيذ |
Hatta bir çok kadeh içmeye hakkın var. | Open Subtitles | يحق لكِ تناول الكثير من الشراب |
Üzgünüm ama buna hakkın yok! | Open Subtitles | أنا آسف، لكن لا يحق لكِ فعل ذلك. |
Kendini bunca tehlikeye atmaya hiç hakkın yoktu! | Open Subtitles | لا يحق لكِ إقحام نفسكِ بذلك الخطر الجمّ |
- Sarah, senin yargılamaya hakkın yok. | Open Subtitles | لكن يا اماه , هذا - (لا يحق لكِ بالحكم يا (سارة - |
Onu sevme hakkın yok. | Open Subtitles | لا يحق لكِ حبها |
Grace'e pahalı hediyeler vermeye hiç hakkın yok. | Open Subtitles | (لا يحق لكِ إهداء (غرايس بهدايا باهظة الثمن |
Bu operasyona karışmaya hiç hakkın yoktu. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} لم يكن يحق لكِ التدخل في هذه العملية. |
hakkın var. | Open Subtitles | يحق لكِ حياة خارج العمل. |
- Beni suçlamaya hakkın yoktu. | Open Subtitles | - لا يحق لكِ أن تتهمينى... |