Buna hakkı var diye düşünüyor, çünkü ben korkunç bir Anneydim. | Open Subtitles | إنها تعتقد أنه يحق لها ذلك لأنني كنت أماً فظيعة للغاية |
Onun biraz paranoya yapmaya hakkı var. | Open Subtitles | إنها يحق لها أن تكون بجنون العظمة قليلا. |
Ve biliyorum, tepki göstermeye hakkı var. Annesi Judy, bipolar bir lezbiyen. | Open Subtitles | وأعلم بأنه يحق لها أن تنفعل فأمها "جودي"، مثلية مصابة بالهوس الاكتئابي. |
Her eyaletin bir oy hakkı var. | Open Subtitles | فكل ولاية في المجلس يحق لها الإدلاء بصوت واحد فقط |
- Evet. Böyle yapmaya hiç hakkı yoktu. Bedava almadım. | Open Subtitles | لا يحق لها فعل ذلك أنا لم أحصل عليه بالمجان |
Seninle ilgili yalanlar uydurmaya hakkı yoktu. | Open Subtitles | لم يحق لها إخبار القصص عنك. |
- O bir insan. Kendi hayatını yaşamaya hakkı var. | Open Subtitles | هي إنسانه يحق لها ان تحصل على حياة |
Annemin olan biteni bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | أمّي يحق لها بأن تعرف بالذي يحدث هنا |
Balık fiyatını belirlemede ne hakkı var ki? | Open Subtitles | وهل يحق لها تحديد سعر الأسماك؟ |
Savunulmaya hakkı var Freddie ben de savunacağım. | Open Subtitles | يحق لها الدفاع، (فريدي)، لذا عليّ الدفاع عنها. |