"يحملها" - Translation from Arabic to Turkish

    • taşıdığı
        
    • taşıyor
        
    • taşıyordu
        
    • taşıyan
        
    • tutuyor
        
    • taşır
        
    • taşısın
        
    • taşırdı
        
    • taşıyormuş
        
    • tuttuğu
        
    • elindeki
        
    Belki de gerçekten iyileşti ve taşıdığı laneti bana geçirdi. Open Subtitles ربما انه شفي حقاً والكراهيه التي كان يحملها تحوّلت الي
    Aslında, benim boyutlarımda birinin gerçekte taşıdığı miktar olan, beş litreye yakın kan kaybetmiştim. TED في الحقيقة ، فقدت حوالي خمس ليترات من الدم ، و هي الكمية التي يحملها شخص بحجمي من الدم عادةً.
    Her yere taşıyor, Kundak battaniyesi gibi. Open Subtitles إنه يحملها معه في كل مكان كبطانية الأمان
    Caddede göreceğim bir sonraki kamerayı, kameraman giderken taşıyor olacak. Open Subtitles الكاميرا التالية التي أراها في الطريق .. الشاب الذي يحملها خذها منه وحطّمهـا
    Dünyadaki en değerli şeymiş gibi dikkatle taşıyordu. Open Subtitles ثم بدأ يحملها كأنها أكثر شيء قيم في العالم
    Bu nehir, günümüzde nehirlerin taşıdıkları her şeyi taşıyan bir nehir: kimyasal kirleticiler, pestisit akıntıları. TED إنه النهر الذي يحمل معه .. كل تلك الاشياء التي يحملها الأنهار هذه الأيام ملوثات كيميائية ومخلفات المبيدات
    Pardon, peruklu takmış bir herif pelerininden tutuyor. Open Subtitles تخطي ذلك , وهناك رجلٌ بشعر مستعار يحملها
    Kızlar güçlü kölelerin taşıdığı tahtırevana çıkıyorlar. TED تصعد الفتيات لداخل النقالات التي يحملها بعض العبيد أقوياء البنية.
    Şurdaki sarhoş kızdan başlamak isteyebilirsin Arkadaşlarının tuvalete taşıdığı. Open Subtitles الان يمكنك ان تبدأ بتلك الفتاة المغشى عليها التى يحملها اصدقائها الى الحمام
    - Ne? Bu, her ihtimale karşı yanında taşıdığı intihar mektubu. Open Subtitles هذه رساله إنتحاره إنه يحملها في أي وقت إذا حدث أي شئ ..
    Video olmasa bile sağ iç cebinde taşıdığı bir not defterine kaydetmiş olmalı. Open Subtitles ان لم تكن على فيديو في مذكرات يحملها معه
    Ve demin bahsettiğim filin bizi bir çiçekte taşıdığı? Open Subtitles و بعد ذلك الفيل الذي تحدثت عنه مسبقاً يحملها بالأرجاء على زهرة
    - Bazı desibel seviyeleri taşıyor işte. Open Subtitles إلى مستويات ديسيبل معينة التي يُمكن أنْ يحملها الأثير.
    Onu taşıyor, nazikçe. Open Subtitles الطريقة التي يحملها بها, أهي ودية
    Evet, evden çıkarken adam bunu taşıyordu. Open Subtitles نعم, لقد كان الفتى يحملها عندما خرج من المنزل
    Biri uğur getirsin diye taşıyordu herhalde. Open Subtitles شخص ما ربما كان يحملها لجلب الحظ الجيد
    Şey, bu şey uzunlamasına katlanmış, tıpkı onu cebinde taşıyan biri gibi. Open Subtitles إنها ورقة مطوية بالطول وكأن أحداَ كان يحملها في جيبه
    PVC bağlantısının erkek tarafı O-halkası ile onu önyüzde tutuyor ve dişi tarafı da... Open Subtitles الجزء الذكرى من وحدة المركبة يحملها فى شكل دائرى فى وجه اللوحة والجانب الأنثوى هو
    Vaquero, kovboy, onu her zaman yanında taşır böylece gerektiğinde boğaları güder ve bir araya toplar. Open Subtitles الفاكيرو أو راعي البقر يحملها معه دائماً ليقود بنا قطيع الثيران
    Ama, lütfen defteri L'den başka birisi taşısın. Open Subtitles ولكن ، تأكد من أن شخص غير إل هو الذي يحملها
    Evet, küçük bir parçaydı ama nereye giderse gitsin, yanında taşırdı. Open Subtitles لقد كانت قطعة صغيرة، لكنه كان يحملها معه أينما ذهب.
    Duruma bakacak olursak belirli bir zamana kadar... onları içinde taşıyormuş. Open Subtitles لذا من المنطقيّ أنّه يحملها معه على جسده في مكان ما
    - Yanınızdaki adamın tuttuğu pankartı okur musunuz bize? Open Subtitles هلا قرأت لنا الافتة التي يحملها ذلك الرجل بجانبك؟
    Bilmem ki. elindeki pakete bakınca aklıma geldi. Open Subtitles لست متأكدا, ولكن, ربما من اللفافة التى كان يحملها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more