| Eli Silahlı bir aptal bunu bilemez. Ben bilmiyordum. | Open Subtitles | ما كان لأحمق يحمل مسدساً أن يعلم ذلك، فأنا لم أعلم |
| Silahlı bir adam, alışılmışın dışında isteklerde bulunuyor. | Open Subtitles | رجل يحمل مسدساً يقوم بأشياء غير عادية |
| Yardım edeceğim demiştiniz. Neden silahı var? | Open Subtitles | لقد قلتي بأنكِ ستساعدينني لمذا يحمل مسدساً ؟ |
| "Buradaki bütün erkekler bıçak ve silah taşır ki 3 dolar gibi küçük bir bedel karşılığı alınabilir ve Pazarları kiliseye gider." | Open Subtitles | كل رجل هنا يحمل مسدساً والذي يمكن شراؤه بمبلغ 3 دولار فقط ،وسكين ولكنهم يذهبون للكنيسة يوم الأحد |
| Adamın silahı vardı ve bir polis memurunu vurdu. | Open Subtitles | الرجل كان يحمل مسدساً, وأطلق النار على شرطية |
| Şimdi anlıyorum. "İşte, oradaydım, elinde silah olan bir kurt adamla yüz yüze geldim. | Open Subtitles | يمكنني تخيل هذا الآن ها أنا ذا أواجه مستذئباً يحمل مسدساً |
| - Der sağlık çantasında silah taşıyan adan. | Open Subtitles | يقول ذلك من يحمل مسدساً في حقيبته الطبية |
| Hayır, otobüsteki son kişi bendim. Otobüste kalan tek kişi, silahı olan adam. | Open Subtitles | لا لا لقد كنت أخر من نزل من الحافلة الشخص الوحيد الوجود في الحافلة هو ذلك الرجل الذي يحمل مسدساً |
| Şu an dairemde seni arayan bir adam var ve elinde bir silah tutuyor. | Open Subtitles | يوجد رجل في شقتي يبحث عنك. وهو يحمل مسدساً. |
| O sizden biri. silah taşıyor. | Open Subtitles | لقد كان واحداً منكم يا رجل، وكان يحمل مسدساً |
| Ama bir profesörün silah taşıdığını görmemiştim. | Open Subtitles | لم أعرف قط أستاذاً يحمل مسدساً وبتلك المهارة. |
| Silahlı adama kulak ver bebeğim. | Open Subtitles | أصغي للرجل الذي يحمل مسدساً يا عزيزتي |
| Silahlı biri görüldü, destek gerek... | Open Subtitles | نرى شخصاً يحمل مسدساً ونطالب بمساندة |
| Yalan söylüyor, dinlemeyin onu. silahı var! | Open Subtitles | إنه يكذب , لا تستمعوا إليه إنه يحمل مسدساً |
| - Okulda birinin silahı var demek. | Open Subtitles | -يعني أن أحداً يحمل مسدساً في الحرم الجامعي |
| "Buradaki bütün erkekler bıçak ve silah taşır ki 3 dolar gibi küçük bir bedel karşılığı alınabilir ve Pazarları kiliseye gider." | Open Subtitles | كل رجل هنا يحمل مسدساً والذي يمكن شراؤه بمبلغ 3 دولار فقط ،وسكين ولكنهم يذهبون للكنيسة يوم الأحد |
| Ve hepsinin silahı vardı. | Open Subtitles | كل منهم يحمل مسدساً |
| Ve hepsinin silahı vardı. | Open Subtitles | كل منهم يحمل مسدساً |
| Bir şeyler yap! Yapamayız ki! Manyağın elinde silah var. | Open Subtitles | لا نستطيع ، فهذا المجنون يحمل مسدساً |
| elinde silah olan biri. | Open Subtitles | شخص يحمل مسدساً |
| - Oraya gidip üstünde silah taşıyan herkesi vurmayı planlıyorum. | Open Subtitles | - إرتأيت أن نتوجه إلى هناك بأحصنتنا فحسب - ونطلق النار على أي شخص يحمل مسدساً |
| Yan koltuğun altında yada torpitoda büyük, devasa bir silahı olan beyefendi birine benziyorsun. | Open Subtitles | تبدو رجلاً قد يحمل مسدساً كبيراً في الصندوق او تحت المقعد الامامي |
| Eğer silah tutuyor olsaydı kan olmazdı. | Open Subtitles | لو كان يحمل مسدساً فلن يكون هناك دماً |
| Yani, bazen yanımda taşırım, ama... Silah satışı yapmaktan tutuklandıktan sonra neden hala silah taşıyor? | Open Subtitles | لِمَ سُمِح له أن يحمل مسدساً بعد أن تم اعتقاله بتهمة إخفاء سلاح؟ |