"يحوم" - Translation from Arabic to Turkish

    • dolaşıyor
        
    • dolanıyor
        
    • dolaşan
        
    • dolanıp
        
    • dolanan
        
    • duruyor
        
    • etrafta
        
    Demek ki, o ihtiyar kral bir yerlerde dolaşıyor olmalı. Open Subtitles ومعني هذا أن الملك مازال يحوم حول المكان.
    Yardımcı pilotumuz kabinin içinde bir çeşit hayvan gibi dolaşıyor. Open Subtitles مساعد الطيار يحوم في المقصورة وكأنهُ حيوان ما
    Bu eski dedikodu Dissot Köşkü'nde uzun zamandır kulaktan kulağa dolanıyor. Open Subtitles هذا المخرب الكبير كان يحوم حول فيلا ديسوت لدهر من الزمان
    Ailemin, lağımlarda sinsice dolaşan şeyleri bilerek korku içinde yaşamalarını istemiyorum. Open Subtitles لا أريد لأبويّ أن يعيشا في رعب مما يحوم في المجارير
    Kenar mahallelerde dolanıp sağdan soldan az buçuk haberler topluyor. Open Subtitles يحوم حول الأماكن المشبوهة ليلتقط بعض الأخبار من هنا و هناك
    O ağacın etrafında dolanan başka kimseyi görmediniz mi? Open Subtitles بأيّ صدفة، ألم يتواجد أيّ شخص يحوم حول تلك الشجرة؟
    Bunları aynı hızda döndürürseniz, robot havada duruyor. TED اذا أدرت تلك الدوارات بنفس السرعة ، يحوم الروبوت.
    Ülke, üniformalı zenciler ve etrafta serbestçe koşuşan sarı kuşaklı Japonlar arasında bir sepette cehenneme doğru sürükleniyor. Open Subtitles بين الزنجي في الزي و الحر ياباني اصفر يحوم حوله, البلد تتجه الي الجحيم.
    Medyada ve internette pek çok şey dolaşıyor biz de düzgün bir açıklama yapman için sana bir şans verelim dedik. Open Subtitles الكثير يحوم حولك بوسائل الإعلام و الأنترنت ونريد أن نعطيك فرصة لوضع الأمور في نصابها
    Bağırsaklarımda bir şeyler dolaşıyor sanki. Open Subtitles بل هو تجمع من الطفيليات يحوم حول جهاز المعوي
    Ama kör olmasına rağmen etrafta dolaşıyor. Open Subtitles نعم, لكنه أعمى أيضا مازال يحوم بالجوار
    Hala ne diye ortalıkta dolaşıyor? Open Subtitles مازال يحوم هنا ؟
    Bir şey onu rahatsız ediyor. İki gündür laboratuvarın etrafında dolanıyor. Open Subtitles شيء ما يزعجه ، لقد ظل يحوم حول المختبر خلال اليومين الأخيرين
    Şu adam ortalıkta dolanıyor ve dikkat dağıtıyor Hal. Open Subtitles هذا الرجل كان يحوم حول التصوير إنه يشغلني جداً آسف
    Hergün buraya gelip babamın etrafında dolanıyor. Open Subtitles انه يأتي إلى هنا كل يوم تقريبا و يحوم حول والدي. تذهب.
    Çevrede dolaşan kuşkulu bir yabancı gören var mı içinizde? Open Subtitles هل رأى أحدكم أي شخص غريب مثير للشبهات يحوم هنا ؟
    Kümesimin etrafında dolaşan bu tilkinin.. Open Subtitles هذا الثعلب الذي يحوم حول بيت دجاجاتي
    Değirmenin orada bir çakal dolanıp duruyor. Open Subtitles -هناك ذئب يحوم في المكان عند الجانب الأخر من الطريق عند الطواحين
    Kitty, sen bu durumdayken, evin içinde dolanıp duran bir yabancı istemiyorum. Open Subtitles أنا لا أعتقد يا "كيتي" أنه من الجيد أن يكون هناك غريب يحوم حول المنزل بينما أنتِ لستِ على ما يرام
    Son derece yüksek duyularım yavrularımdan birinin etrafında dolanan başka bir yağmacıyı fark ediyor. Open Subtitles أحاسيسى المعدلة جدا تشعر بمفترس أخر يحوم حول أحد أشبالى
    Küstah, bağıran, etrafımızda dolanan, küçük... Open Subtitles نحتاج إلى هيمنتكِ وأن يحوم الفضول في قسمات وجهكِ قليلاً
    Bir ayağım istanbul'da güçlü Türk kökenimle duruyor. Ama diğer bacağım dünyayı geziyor, farklı kültürler arasında köprüler kuruyor. TED جزء ثابت في إسطنبول بجذور تركية متأصلة. والجزء الآخر يحوم حول العالم. مرتبطًا بثقافات مختلفة.
    Seni etrafta dolaştıran sonra da omuzlarını ovmak için duran adam. Open Subtitles إنه الرجل الذي يحوم حولك ثم يقف ويقوم بسرقة حقيبتك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more