"يخلق" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaratır
        
    • yaratıyor
        
    • yaratmak
        
    • yaratmadı
        
    • yaratacak
        
    • yaratmaya
        
    • yaratarak
        
    • yarattığını
        
    • yarattı
        
    • oluşturan
        
    • yarattığı
        
    • yaratabilir
        
    • yaratıp
        
    • oluşuyor
        
    • yaratmaz
        
    Hükûmetlere ve vergi mükelleflerine de fayda sağlar. Çünkü, ilaç sektöründeki yenilikçi çalışmalar için kalıcı bir kaynak yaratır. TED كما يفيد الحكومات أو دافعي الضرائب، إذا أردت، لأنه يخلق مصدرا دائما للإبتكار الصيدلاني الذي سيكون موجودًا في المستقبل.
    Bu da ağ boyunca tüm işlemlerde değişmez ve yeniden işlenemez kayıtlar yaratıyor. TED يخلق هذا سجلاً غير قابل للتغيير أو التزوير لكل العمليات عبر هذه الشبكة.
    Beyniniz, görüş yaratmak için dünyayı, diğer bilgileri, anılarınızı, fikirleri, duyguları, aklı anlama biçiminizi referans alır. TED عندما يخلق تجربة البصر دماغك يعكس مدى مفهومك للعالم المعلومات الاخرى، ذكرياتك، آرائك،مشاعرك ،وانتباهك العقلي.
    Ölümü Tanrı yaratmadı ve canlıların ölümü onu mutlu etmiyor. Open Subtitles الله لم يخلق الموت وقال ان البهجة فى زروال الحياة
    Yarın bahar ekinoksu yılın en büyük gelgitini yaratacak ve yiyecek için harika bir fırsat tanıyacak. Open Subtitles غدا ً, سوف يخلق الانقلاب الربيعي التيارات المائية الاقوى خِلال السنة. وفرصة رائعة من أجل وجبة طعام.
    Bu kaos içinde küçük de olsa bir mantık ve düzen yaratmaya çalışır. Open Subtitles يحاول أن يخلق نوع من النظام في وسط الفوضى
    Şu anda, bildiğiniz gibi, Jordan Collier Vaat Şehri dediği bir yerde kendi ayrı toplumunu yaratarak yeteneği olanlarla olmayan insanlar arasındaki ayrımı daha da genişletiyor. Open Subtitles الان كل ما اعرف ان جوردان كوليير يخلق مجتمعه المنفصل فى مكان يطلق عليه مدينه الوعد يزيد اتساع الفجوه
    İsa'nın ekmek ve balıklar yarattığını biliyor musun? Open Subtitles يتذكّر السيد المسيح يخلق الأرغفة والأسماك؟
    Okur, bilgiyi karakterle birlikte keşfettiği için bu durum belirsizlik yaratır. TED بإمكان هذا أن يخلق التشويق لأن القارئ سيكتشف الأحداث مع الشخصية.
    İnsanlar bunu hiç duymadı, ve bilinmeyenler daha fazla korku yaratır. Open Subtitles الناس لم يسمعوه أبداً من قبل والشىء الغير معروف يخلق الخوف
    Kehanete göre Una Mens'i katletmek aynı zamanda güçlü Kök Tohumu'nu yaratır. Open Subtitles النبوءة تقول ان مقتل الـ اونا مينز ايضا يخلق قوة البذرة الاصلية
    Bu zımbırtı pilotumuzun sinyalini engellemek için elektromanyetik alan yaratıyor. Open Subtitles هذا الشيء يخلق حقلاً مغناطيسياً مما سيشوّش على إشارة الطيار
    Şefkatin motivasyon olarak bileşeni daha iyiye ulaşmak için hırs yaratıyor. TED المكون التحفيزي للشفقة يخلق الطموح للمصلحة العليا.
    Bilmiyoruz, belki ciddi anlamda yer çekimini değiştirirsek aynı şeyi bedenimizi yaratmak için de yapabiliriz. TED نحن لا نعرف، إذا كنت تغير الجاذبية بشكل كبير، إذا كان سيحدث نفس الشيء لكي يخلق جسمك.
    Tanrı bu ülkeyi Ryker gibi adamlar için yaratmadı. Open Subtitles لم يخلق الله هذه المنطقة لتكون ملكا لرجل واحد مثل رايكر
    İş stresi, kişisel stres yaratacak ve insanlar mutsuz olacak. Open Subtitles انه سوف يخلق ضغوط العمل والإجهاد شخصي ، وسيكون الناس، حسنا ، غير سعداء.
    İnsanlarım bunca zaman yeni bir tür vampir yaratmaya çalıştılar. Open Subtitles يحاول شعبي ان يخلق نوعا حديدا من مصاصي الدماء
    Bunun, bir zaman döngüsü yaratarak, son üç günümü tekrar tekrar yaşatan bir cihaz olduğunu söyleyebilir misin? Open Subtitles أيمكنكَ أن تقول أنّ ذلك هو الجهاز الذي يخلق حلقة زمنيّة كنتُ أعيشها في الـ3 أيّام الماضية؟
    Bilim adamları, bu haberci parçacıkların karşılıklı değişiminin bizim hissettiğimiz kuvveti yarattığını öngördüler. Open Subtitles أن تبادل الجزيئات المرسلة هذا يخلق ما نشعر به كقوة.
    Çünkü din sadece ahlakın kökenini oluşturmadı. Normalliğin tohumlarını yarattı. TED بسبب أن الدين لا يخلق فقط جذور الأخلاق، بل يخلق بذورالحالة الطبيعية أيضًا.
    Öğretmen olarak, sınıfımı sadece yetenek ve bilgi oluşturan bir yer olarak değil ayrıca anlayış ve umudu oluştuğu bir laboratuvar olarak görüyorum. TED كمعلمة، فأنا أرى غرفة صفي كمختبر لا يخلق مهارات ومعرفة فحسب بل فهمًا وأملاً كذلك.
    Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var. Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı. TED وهنالك تفسير رباني جميل عن بداية الخلق يقول انه عندما خلق الله الكون اعتقد انه من الافضل ان يخلق فقط مع العدل الالهي
    Işık, karanlığı yok edemez! Sadece daha fazla ışık yaratabilir. Open Subtitles ولا يستطيع النور أنْ يمحق الظلام بل يخلق نوراً أكثر
    Kararlı ve yapay solucan delikleri yaratıp gezegenler arasında hatta diğer galaksilere yolculuk etmemizi sağlayan bir cihaz. Open Subtitles بوابة النجم؟ إنها جهاز يخلق ثقب دودي صناعي ومستقر حيث يسمح لنا بالسفر بين الكواكب الأخرى بما فيها المجرات
    Etrafında bir koza oluşuyor. Bu gayet normal. Open Subtitles فقط من حولك يخلق غطاء محرك السيارة، فمن الطبيعي تماما.
    Evet, ama doğruları bilmeden refleks olarak üzerine gitmek yani sadece iğrenç biri olduğu varsayımıyla onun hakkında her şeyden daha çok sempati yaratmaz mı? Open Subtitles نعم، لكن بذات الوقت فإن ملاحقته بطرق قاسية تعرف،على افتراض أنّه رجل سيّء للغاية ألن يخلق ذلك تعاطفا أكبر معه أكثر من أي شيء آخر؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more