Hükûmetlere ve vergi mükelleflerine de fayda sağlar. Çünkü, ilaç sektöründeki yenilikçi çalışmalar için kalıcı bir kaynak yaratır. | TED | كما يفيد الحكومات أو دافعي الضرائب، إذا أردت، لأنه يخلق مصدرا دائما للإبتكار الصيدلاني الذي سيكون موجودًا في المستقبل. |
Bu da ağ boyunca tüm işlemlerde değişmez ve yeniden işlenemez kayıtlar yaratıyor. | TED | يخلق هذا سجلاً غير قابل للتغيير أو التزوير لكل العمليات عبر هذه الشبكة. |
Beyniniz, görüş yaratmak için dünyayı, diğer bilgileri, anılarınızı, fikirleri, duyguları, aklı anlama biçiminizi referans alır. | TED | عندما يخلق تجربة البصر دماغك يعكس مدى مفهومك للعالم المعلومات الاخرى، ذكرياتك، آرائك،مشاعرك ،وانتباهك العقلي. |
Ölümü Tanrı yaratmadı ve canlıların ölümü onu mutlu etmiyor. | Open Subtitles | الله لم يخلق الموت وقال ان البهجة فى زروال الحياة |
Yarın bahar ekinoksu yılın en büyük gelgitini yaratacak ve yiyecek için harika bir fırsat tanıyacak. | Open Subtitles | غدا ً, سوف يخلق الانقلاب الربيعي التيارات المائية الاقوى خِلال السنة. وفرصة رائعة من أجل وجبة طعام. |
Bu kaos içinde küçük de olsa bir mantık ve düzen yaratmaya çalışır. | Open Subtitles | يحاول أن يخلق نوع من النظام في وسط الفوضى |
Şu anda, bildiğiniz gibi, Jordan Collier Vaat Şehri dediği bir yerde kendi ayrı toplumunu yaratarak yeteneği olanlarla olmayan insanlar arasındaki ayrımı daha da genişletiyor. | Open Subtitles | الان كل ما اعرف ان جوردان كوليير يخلق مجتمعه المنفصل فى مكان يطلق عليه مدينه الوعد يزيد اتساع الفجوه |
İsa'nın ekmek ve balıklar yarattığını biliyor musun? | Open Subtitles | يتذكّر السيد المسيح يخلق الأرغفة والأسماك؟ |
Okur, bilgiyi karakterle birlikte keşfettiği için bu durum belirsizlik yaratır. | TED | بإمكان هذا أن يخلق التشويق لأن القارئ سيكتشف الأحداث مع الشخصية. |
İnsanlar bunu hiç duymadı, ve bilinmeyenler daha fazla korku yaratır. | Open Subtitles | الناس لم يسمعوه أبداً من قبل والشىء الغير معروف يخلق الخوف |
Kehanete göre Una Mens'i katletmek aynı zamanda güçlü Kök Tohumu'nu yaratır. | Open Subtitles | النبوءة تقول ان مقتل الـ اونا مينز ايضا يخلق قوة البذرة الاصلية |
Bu zımbırtı pilotumuzun sinyalini engellemek için elektromanyetik alan yaratıyor. | Open Subtitles | هذا الشيء يخلق حقلاً مغناطيسياً مما سيشوّش على إشارة الطيار |
Şefkatin motivasyon olarak bileşeni daha iyiye ulaşmak için hırs yaratıyor. | TED | المكون التحفيزي للشفقة يخلق الطموح للمصلحة العليا. |
Bilmiyoruz, belki ciddi anlamda yer çekimini değiştirirsek aynı şeyi bedenimizi yaratmak için de yapabiliriz. | TED | نحن لا نعرف، إذا كنت تغير الجاذبية بشكل كبير، إذا كان سيحدث نفس الشيء لكي يخلق جسمك. |
Tanrı bu ülkeyi Ryker gibi adamlar için yaratmadı. | Open Subtitles | لم يخلق الله هذه المنطقة لتكون ملكا لرجل واحد مثل رايكر |
İş stresi, kişisel stres yaratacak ve insanlar mutsuz olacak. | Open Subtitles | انه سوف يخلق ضغوط العمل والإجهاد شخصي ، وسيكون الناس، حسنا ، غير سعداء. |
İnsanlarım bunca zaman yeni bir tür vampir yaratmaya çalıştılar. | Open Subtitles | يحاول شعبي ان يخلق نوعا حديدا من مصاصي الدماء |
Bunun, bir zaman döngüsü yaratarak, son üç günümü tekrar tekrar yaşatan bir cihaz olduğunu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنكَ أن تقول أنّ ذلك هو الجهاز الذي يخلق حلقة زمنيّة كنتُ أعيشها في الـ3 أيّام الماضية؟ |
Bilim adamları, bu haberci parçacıkların karşılıklı değişiminin bizim hissettiğimiz kuvveti yarattığını öngördüler. | Open Subtitles | أن تبادل الجزيئات المرسلة هذا يخلق ما نشعر به كقوة. |
Çünkü din sadece ahlakın kökenini oluşturmadı. Normalliğin tohumlarını yarattı. | TED | بسبب أن الدين لا يخلق فقط جذور الأخلاق، بل يخلق بذورالحالة الطبيعية أيضًا. |
Öğretmen olarak, sınıfımı sadece yetenek ve bilgi oluşturan bir yer olarak değil ayrıca anlayış ve umudu oluştuğu bir laboratuvar olarak görüyorum. | TED | كمعلمة، فأنا أرى غرفة صفي كمختبر لا يخلق مهارات ومعرفة فحسب بل فهمًا وأملاً كذلك. |
Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var. Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı. | TED | وهنالك تفسير رباني جميل عن بداية الخلق يقول انه عندما خلق الله الكون اعتقد انه من الافضل ان يخلق فقط مع العدل الالهي |
Işık, karanlığı yok edemez! Sadece daha fazla ışık yaratabilir. | Open Subtitles | ولا يستطيع النور أنْ يمحق الظلام بل يخلق نوراً أكثر |
Kararlı ve yapay solucan delikleri yaratıp gezegenler arasında hatta diğer galaksilere yolculuk etmemizi sağlayan bir cihaz. | Open Subtitles | بوابة النجم؟ إنها جهاز يخلق ثقب دودي صناعي ومستقر حيث يسمح لنا بالسفر بين الكواكب الأخرى بما فيها المجرات |
Etrafında bir koza oluşuyor. Bu gayet normal. | Open Subtitles | فقط من حولك يخلق غطاء محرك السيارة، فمن الطبيعي تماما. |
Evet, ama doğruları bilmeden refleks olarak üzerine gitmek yani sadece iğrenç biri olduğu varsayımıyla onun hakkında her şeyden daha çok sempati yaratmaz mı? | Open Subtitles | نعم، لكن بذات الوقت فإن ملاحقته بطرق قاسية تعرف،على افتراض أنّه رجل سيّء للغاية ألن يخلق ذلك تعاطفا أكبر معه أكثر من أي شيء آخر؟ |