Onları korkutan tek şey ayık kalıp iş aramak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يخيفهم هو استيقاظهم وبحثهم عن عمل |
Onları korkutan, herhangi biri hakkındaki en etkili şeydir. | Open Subtitles | الشئ الأكثر تعبيراً عن شخص ما هو ما يخيفهم |
Peki arkadaşların geçen hafta onu tehdit eden ya da korkutan birilerinden bahsetti mi hiç? | Open Subtitles | يخبراكِ ابداً عن احدٍ يهددهم او يخيفهم في هذا الأسبوع السابق؟ |
Ama sakın ümitlenme, çünkü benden daha çok korktukları tek şey sizsiniz. | Open Subtitles | لكن ، لا تسيء الفهم الشيء الوحيد الذي يخيفهم أكثر منّي هم أنتم القردة. |
Ve de en çok korktukları şey bir fırsatı kaçırmaktır. | Open Subtitles | و أكثر ما يخيفهم هو إضاعة الفرص |
Ateşe devam, bu onu korkutacaktır! | Open Subtitles | تابوع الإطلاق، ذلك يخيفهم! |
Yo! Merdiven olmaz. Onları korkutur. | Open Subtitles | لا , ليس السلم , انه يخيفهم |
Şaheserimi yetişkinlere gösterip bu resmin onları korkutup korkutmadığını sordum. | Open Subtitles | عرضتُ تحفتي للناضجين، وسألتُ لو أن الرسم يخيفهم! |
Böylece kendilerini asıl korkutan şey yerine bunun için endişe ediyorlar. | Open Subtitles | لكي يقلقوا بشأن هذا عوضاً عما يخيفهم بالفعل. |
Onları tek korkutan şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشّيء الوحيد الذى يخيفهم |
Onları tek korkutan şey ateştir. | Open Subtitles | النار هي الشيء الوحيد الذي يخيفهم |
Onları korkutan da bu zaten. | Open Subtitles | وهذا ما يخيفهم |
İnsanlar Peter'ı korktukları her şeyi üzerine yapıştırabilecekleri bir kağıt parçası gibi görüyorlar. | Open Subtitles | الناس ترى شخصاً مثل بيتر), كورقة بيضاء فارغة) بإمكانهم وضع كل ما يخيفهم عليها. |
Ateşe devam, bu onu korkutacaktır! | Open Subtitles | تابوع الإطلاق، ذلك يخيفهم! |
Anlamadıkları şeyler de onları korkutur. | Open Subtitles | لماذا هم كذلك؟ - لأن الفهمَ يخيفهم - |
Şaheserimi yetişkinlere gösterip bu resmin onları korkutup korkutmadığını sordum. | Open Subtitles | عرضتُ تحفتي للناضجين، وسألتُ لو أن الرسم يخيفهم! |